menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Öz orucu, söz orucu, köz orucu ve seçim kampanyaları...

37 5
05.04.2024

Önce seslerini duydum. İki ihtiyar konuşuyor. Ne derin konuşuyorlar diye düşündüm. “Oruç üçe ayrılır” diyordu yorgunluğun bütün renklerini kuşanmış sesin sahibi: “Söz orucu, göz orucu, öz orucu.”

“Dördüncüsünü unuttun!” dedi sanki bin yıldır susmakta olan adam.

“Köz orucu.”

“Onu bilemedim” dedi yorgun sesli.

“Ne mutlu sana. Keşke ben de bilmeseydim. Keşke hiç kimse bilmeseydi. Peynir zeytin almaya çıktım evden. Ateş pahası. Önce halime üzüldüm. Attan indim eşeğe de binemedim. Yalın ayak başı kabak yürü dedim. Sonra kendi halime üzülmekten vazgeçmek istedim. Yerden un toplayan Gazzeli çocukların görüntüsü geldi gözümün önüne. Bir müddet kendi halimi unutur gibi oldum. Kendi halimi unutmak için zalimin zulmü altında inleyenleri mi hatırlamam gerekiyordu diye düşündüm. Hiç içime sinmedi halim.”

“Üzülenlerin elinden bir şey gelmiyor, elinden bir şey gelenlerin hiç o taraklarda bezi yok. Zalım dünya. Böyle. Hep böyleydi, hep de böyle kalacak. 67 yaşıma geldim. Emekli olunca rahat edecektim. Direksiyon salladım gün boyu. Ne var elimde? Hiç.”

67 yaşımdayım diyen adama baktım.77 ya da 87 deseydi daha çok inanırdım. 67 yaşında oluşuna inanamadım.

İki adam köz orucunu konuşurken seçim arabaları geçti meydandan. Şarkılar, oyun havaları birbirine karıştı.

“Bunlar da nesine bu kadar kıvraksa” dedi yorgun sesli olan.

Bunlar dediği kimdi? Neşeli müzik ile meydanı dolduran, o parti, şu parti, bu parti.

Caminin önüne hayır lokması dağıtan araç yanaştı. Arabadan gelen ağıt sesi meydandaki neşeli sese yenik düştü.........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play