menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ve gelecek geldi: Sadece “alo” diyecektik değil mi?

69 1
01.09.2024
Önce elinizdeki akıllı cihaza bir bakın. Sonra, ilk telefonunuza sahip olduğunuz günü hatırlayın. Neden almıştınız? Bu sorunun muhatabı 2000 yıl ve sonrası doğumlular değil. Eğer 40’lı yaşlardaysanız,

her an ulaşılabilme arzusuyla

kendinizi ikna da ederek ve imkanlarınızı zorlayarak telefon sahibi olmuştunuz muhtemelen. Durduk yere para harcamak ya da “herkeste var” duygusuyla yeni bir şey almak değildi. Telefon artık çıkmıştı ve çok değil

bir ay önce olmayan ihtiyacınızı

gidermek gerekiyordu. İşte, evde, yolda, arabada, toplu taşımada, “alo” demeniz yeterliydi. Bu kadar! Hem dünya hızla küreselleşirken, sizin her ne kadar evden işe işten eve rutininiz olsa da gelişen teknolojiye ayak uydurmak gerekiyordu.

Yine hatırlayalım, binlerce kişi ilk telefonunu, sabahları gazete bayii ve büfe önlerinde

saatlerce sıra bekleyip

biriktirdiği kuponlarla almıştı. Siz de onlardan biri olabilirsiniz. Çünkü 1997 yılında Türkiye’de tahmini 1,5 milyon olan cep telefonu abone sayısının, üç yıl içinde 15 milyona ulaşmasında; basılı gazetelerin o dönemin parasıyla

günde 1.000.000 liraya

telefon vermesinin payı çok büyüktü. Konvansiyonel medyanın sahipleri ve gazeteciler, sahip oldukları o büyük gücü kuponla dağıtıyorlardı oysa…

Size burada teknoloji geçmişimizden ortak anılar aktarmayacağım elbette. İlk telefonlarımızı bilerek hatırlattım. Kiloya yakın ağırlıkta, şeklen kaba, antenli ve küçücük ekranlı o cihazlardan sınırlı da olsa iletişim ihtiyacına dair

beklentiler çok netti

. Alo, alo! O zaman hızla şimdiki zamana geçelim. Sahip olduğumuz zarif tasarımlı, hafif, tamamen dokunmatik dev ekranlı akıllı cihazlara şöyle bir bakın. İçlerinde yüklü uygulamaları gözden geçirin. Sosyal medya hesaplarınızı inceleyin. Paylaştıklarınıza ve tükettiğiniz içeriklere göz atın. O cihazlardan tam olarak ne bekliyoruz?

Durun sizin adınıza, ben bana yanıt vereyim; “Neyi, neden gözden geçiriyoruz ki? Telefon işte! Kullanıyor, faydalanıyoruz. Uyumak, yemek ve tuvalete gitmek gibi fiziki ihtiyaçlarımız dışında her işimizi görüyor.”

Böyle ama değil. Aslında uzun zamandır değildi ve artık

dönüşü olmayan

bir........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play