menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Papa’nın ziyareti: Hristiyanlık Siyonizm’den özgürleşiyor mu?

53 24
previous day

Papa’nın Türkiye ziyareti, sosyal medyada yine alışıldık tartışmaları beraberinde getirdi. Çok da şaşırtıcı değil. Türkiye’de anlık ve kısır atışmalar için her zaman müsait bir zemin var. Herkesin kritik meselelerde hazırda bekleyen bir evhamı, bir kanaati, bir komplosu bulunur. Misal, Sumud’a katılmışım ama Papa’nın ülkemizde ayin yönetmesine itiraz etmemişim… Bu iki konunun nasıl yan yana getirildiğini anlamak zor. “Sumud ile ne alakası var?” demeyin; aslında çok alakası var. Çünkü Papa’nın Türkiye’ye gelip, Hristiyan dünyasına birlik mesajı vermesi,

“insanlığın içinden çıkamadığı İsrail sorunu”

ile düşündüğümüzden çok daha derin bir yere temas ediyor.


***

DERİN GERÇEK: KESİNLİKLE TESADÜF DEĞİL

Bir kesim, “Müslüman Türkiye, Hristiyan Batı karşısında eziliyor” gibi komplo cümleleri kurmaya girişti. Oysa bu ziyaret, iç politik tartışmaların çok ötesinde

“yeni bir otorite devşirme”

girişimi olarak okunmayı hak ediyor.

Türkiye bu tabloda eleştirenlerin sandığının aksine edilgen bir taraf değil. Tam merkezde. Hem İslam dünyasının siyaseten en güçlü ülkesi hem de Hristiyanlığın tüm damarlarının buluştuğu tek şehir olan İstanbul’un sahibi. Roma ile Kudüs arasında sıkışan Hristiyanlığın tarihsel yükünü taşıyan, Ortodoks geleneğin kalbini barındıran şehir burası. Yeni Papa’nın yüzünü ilk olarak İstanbul’a çevirmesi kesinlikle tesadüf değil.


***

HRİSTİYANLIK SİYONİST KUŞATMA ALTINDA

Gözlemler, araştırmalar, okumalar ve bilhassa da pazar ayinleri gösteriyor ki Hristiyanlık, özellikle de Katolik dünya uzun süredir ciddi bir otorite kaybı yaşıyor. Avrupa toplumu hızla sekülerleşti, Vatikan kendi coğrafyasında bile etkisini yitirdi, ABD’de ise

Evanjelizm–Siyonizm ittifakı

dini yaşantıyı domine eden bir güce erişti. Nihayetinde Yahudilik ve Siyonizmin küresel politikadaki hakimiyeti, Hristiyan dünyayı tarihte hiç olmadığı kadar savunmasız bıraktı. Fransız düşünür Rene Girard’ın uyarılarını hatırlayalım, ona göre; din, kilise, aile ve ahlaki kurumlar zayıfladığında, toplumu şiddetten koruyan fren mekanizması çöker.

Otoritenin boşaldığı yerde kaos büyür,

çatışma yayılır ve düzeni yeniden kuracak bir güç arayışı başlar.

Gayem, Hristiyan Batı’nın avukatlığını yapmak değil elbette. Fakat bu “dini çöküşün” tüm insanlığı, Müslümanları da kapsayan sarsıcı sonuçları da........

© Yeni Şafak