Kaotik rutin: Sıradaki füzeyi kendimize atacağız!
Geçtiğimiz günlerde İsrail’in insan kasabı başbakanı Netanyahu, New York’ta bir grup sosyal medya fenomeniyle yaptığı toplantıda tarihi bir itirafta bulundu. Sosyal medyayı, İsrail’in tezlerini savunmak için
“en önemli silah”
, platformları ise
“savaşılması gereken muharebe alanları”
olarak tanımladı. Netanyahu’nun sözleri, komplo teorilerini geride bırakıp bizzat soykırımcının ağzından dijital dünyanın topyekûn bir işgal ve propaganda aracına dönüştürüldüğünü ilan ediyordu.
Şunun altını net olarak çizelim: Canlı yayınlarda izlediğimiz savaşlar, füzelerden veya tanklardan daha sinsi ve etkili silahlarla yapılıyor. Nitekim Amerikan medyası da İsrail'in stratejisini,
“çevrimiçi bir dünya savaşı
” ve “
mühendislik ürünü bir anlatı
” oluşturma çabası olarak görüyor.
Çağımızın en zehirli silahı ise yıllardır maruz kaldığımız
dezenformasyon
. Söz konusu olan sadece gerçeğin eğilip bükülmesi değil, hakikatin bizzat katledilmesidir. Bot ordularıyla yayılan yalan haberler, satın alınmış influencer’lar aracılığıyla yürütülen propaganda, karşıt görüşlerin sistematik itibar suikastlarıyla susturulması ve dijital kamusal alanın bir sis bombasıyla anlamsız bir gürültüye boğulması... Tüm bunlar, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede ne yazık ki bir sosyal medya rutinine dönüştü.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein