menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘İstanbul Senin’ mi yoksa ‘Büyük Birader’in mi?

72 6
19.11.2025

Dünyada milyonlarca kez okunan George Orwell’in iki romanı,

Hayvan Çiftliği ve 1984

, Türkiye’de de en çok satan kitaplar arasında yer alıyor. Hayvan Çiftliği’ni lisedeyken okumuştum. Domuzların, çiftliğin kurallarını aşama aşama değiştirmesine hayli öfkelenmiştim. 1984’ü ise internetin hayatımıza tam manasıyla nüfuz ettiği yıllarda elime aldım. O gün düşünmüştüm; ‘Büyük Birader’in işi dijital çağda ne kadar da kolaylaşmıştı...


Bu iki eser son yıllarda daha da popülerleşti ve adeta

Türkiye’deki belli bir kesimin muhalif damarlarını besleyen "paketlenmiş" popüler kültür malzemesine dönüştü.

“1984’ü okudun mu?”

“A evet, her şeyi yıllar önce yazmış.”

“Aynı şimdi gibi, bak her anımızı izliyorlar.”

Orwell’in distopik kurgusu politik yaftalamaları da barındırır. Muhalif tabanın sosyal mühendisleri, 1984’ün sayfalarında

“göbeğini kaşıyan adam”

çıkarımları da yapar: “Partinin varlığını sürdürmesi, düşünce polisinden bile çok, sorgusuz sualsiz inanan, körü körüne bağlanan böylelerine bağlıydı.”

Roman biter ama Winston Smith’e duyulan öfkeyle karışık kırgınlık hissi bitmez. Çünkü o, ‘Parti’nin yalanlarını hisseden, sisteme boyun eğmemek için çırpınan son insandır.

Çünkü görmüştür, biliyordur, her şeyin farkındadır.

Okur ondan bir devrim beklerken, Orwell o sarsıcı finali yüzümüze çarpar:

“Winston, Big Brother’ı........

© Yeni Şafak