Ortak İslâm Ordusu
Önceki gün, yani 17 Eylül, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edilişlerinin 64’üncü yıldönümüydü.
İstiklal Mahkemeleri’nin yargısız infazlarını saymazsak, Türkiye’de 1923-1984 arasında 712 kişi idam edilmiş. İdamlar genelde 1923-30 arası ya da 12 Eylül darbesi sonrası gibi olağanüstü dönemlerde yoğunlaşmış. Nüfusu ve geniş tarih aralığını düşündüğünüzde 712 rakamı büyük bir rakam değil. Demem şu ki, Menderes ve arkadaşlarının 1961’de idam edilmeleri hayatın normal akışına aykırı. Menderes, Yassıada’da gördüğü kötü muameleden sonra, memleketi Aydın’a dönüp, Çine Çayı’nın kenarında söğüt ağaçlarının altında çayını yudumlama, siyasetten tamamen çekilme hayalini dile getirmişti. Yaşasaydı, belki de siyasete dönmeyecekti. Ama yine de idam ettiler.
Türkiye’de yakın tarihlerde yaşanmış bir dizi olayı İsrail’in varoluş, güvenlik ve yayılma arzusu bağlamında okumak artık komplo teorisi kapsamına girmiyor. Son 2 yılda bölgede ve dünyada gelişen İsrail odaklı çok sayıda hadise taşları yerinden oynattı, epeyce sırrı aşikâr etti, komplo teorisi denilip küçümsenen nice iddianın doğru olduğunu dünyaya gösterdi.
İsrail 1947’de kuruluşunu ilan etti. Türkiye hem içerden hem de İslam âleminden göreceği tepkinin korkusuyla İsrail’in kuruluşuna kayıtsız kaldı. 1949’da İsmet İnönü, İsrail’i bir devlet olarak kabul etti. Kim bilir, belki de 1950 seçimlerine arkasında büyük bir........
© Yeni Şafak
