menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP’deki yobazlığın kökleri ya da ‘Muhafazakâr Kemalizm’

61 7
05.09.2025

Dünyanın en prestijli savunma sanayii yayını olarak kabul edilen “Defense News”ın hazırladığı “Zirvedeki 100 Şirket” listesinde bu yıl 5 Türk şirketi yer almış: ASELSAN, TUSAŞ, Roketsan, ASFAT ve MKE.

Türkiye adına büyük ve sevindirici bir başarı.

Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, ağustos ayında savunma ve havacılık sanayii ihracatının yüzde 97,3 artışla 834 milyon dolar rakamına ulaştığını açıklamış.

Bu da büyük başarı.

Geçtiğimiz günlerde Sözcü Televizyonu’nda Türkiye’nin geliştirdiği “Çelik Kubbe” hava savunma sistemi konuşulurken büyük bir memnuniyetsizlik içinde “sadece yandaşları koruyacak” yorumu yapılmıştı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Sinop’ta yaptığı açıklamada Roketsan’ın Karadeniz’deki füze denemelerinin balıkları ve turistleri “ürküttüğünü” söyleyerek memnuniyetsizliğini ifade etmişti.

CHP ve genel olarak Kemalizm, Türkiye’nin son yıllarda bilimde, teknolojide, özellikle de savunma sanayiinde elde ettiği başarılara karşı gizlemeye gerek duymadığı bir memnuniyetsizlik sergiliyor.

Türkiye kendi savaş uçağını, kendi savaş gemilerini, dünyada savaş dengelerini değiştiren İHA ve SİHA’ları, kendi tankını, helikopterini, piyade tüfeğini üretirken, Türkiye’nin yerli otomobili artık Almanya’da bile satışa sunulurken Kemalistler burun kıvırıyor, küçümsüyor, hatta aşağılama yoluna gidiyorlar. Yolların, köprülerin, tünellerin inşa edilmesi, hızlı trenin şehirleri birbirine bağlaması, uzaya kendi uydularımızın hatta astronotların gönderilmesi Kemalistleri huzursuz ediyor.

Bunun adı “kıskançlık” mı? Değil. CHP’nin, her başarıya bir kulp takması, erişemediği ciğere murdar demesi bir muhalefet tarzı mı? Hayır değil.

İstanbul büyük yolsuzluk iddialarıyla çalkalanırken, İzmir susuzlukla boğuşurken, CHP’lilerin, çöpleri bile düzgün toplanmayan Keçiören’in girişine yapılan devasa ve lüzumsuz heykelin açılış töreninde coşmaları, kendilerinden geçmeleri, duygulanıp Onuncu Yıl Marşı eşliğinde gözyaşı dökmeleri “cahillik”, “akıl tutulması”, “vizyonsuzluk” gibi kavramlarla açıklanabilir mi? Ona da........

© Yeni Şafak