menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaçırmayın!..

39 1
14.10.2025

Uzun zamandır sinemaya gitmiyorduk… Ne kadar iyi geldi… Hele ki dev perdede, müthiş bir ses düzeniyle, ING Cinecity Etiler’deki olağanüstü rahat koltuklarda son yıllarda izlediğimiz en nitelikli filmlerden birine denk geldiğimiz için…

“Savaş Üstüne Savaş” (One Battle After Another), başta benim gibi ’68 kuşağı olmak üzere, ‘iyi yapılmış iyi film’ (tabir için eleştirmen Bruce Williamson’a saygılarımızı sunarız) seyretmek isteyenler için zorunlu değil, mecburi bir yapım…

Bilindiği üzere Williamson’a göre her türden sinema, dizi ve reklam filmine uyarlanabilen dört kategori söz konusu: 1. Kötü yapılmış iyi film; 2. İyi yapılmış kötü film; 3. Kötü yapılmış kötü film; 4. İyi yapılmış iyi film...

‘İyi film’ için tanımı da -tüm sanat eserlerinde geçerli olmak üzere- Bertolt Brecht getirmiş: “Tüm sanatların bir tek hedefi vardır; sanatların en yücesine, yaşama sanatına hizmet etmek.”

İşte “Savaş Üstüne Savaş” da yaşama sanatına maksimum düzeyde hizmet eden bir başyapıt olmuş… ABD’nin Gazze halkı üzerindeki İsrail zulmünü desteklemesinin nasılını ve nedenini, Amerikan toplumunu, faşizan unsurlarını, bunların gizli örgütlenmelerini, ekstrem solculuğun çıkmaz sokaklarını, sömürülen cinsellik ve tüketim ilişkilerini, macabre (bkz. Vikipedi) düzeye düşmeden şiirsellik içinde, müziğiyle, sinematografisiyle öyle bir anlatmış ki; insan, sinemadan çıktıktan sonra tüm ilişkilerini ‘iyi yapılmış iyi ilişkiler’ hâline getirmek için motive olabiliyor…

Başrollerdeki Leonardo DiCaprio, Sean Penn, Benicio del Toro, Regina Hall, Teyana Taylor ile yönetmen Paul Thomas Anderson’ın -ki senaryo da kendisine ait- getirdikleri katma değer, deyim yerindeyse, bizi tam 2 saat 42 dakika koltuklarımıza mıhladı…

........

© Yeni Şafak