Vatandaşların mağduriyeti, rantiyenin kazancı oluyor
Bir devletin görevi, özellikle de anayasasında kendisini "sosyal devlet" olarak tanımlıyorsa, vatandaşlarına insan onuruna yakışır bir yaşam imkanını sağlamaktır.
Bunun içinde; kimseye muhtaç olmadan sağlıklı bir şekilde yaşayabileceği gelir var, adalet var, devletin eğitim, sağlık, ulaşım, hukuk, güvenlik gibi tüm hizmetlerinden eşit olarak faydalanma hakkı var ve daha niceleri…
Devletin yönetimine talip olan siyasetçilerin ve kurulan hükümetlerin temel görevi işte bunu hayata geçirmektir.
Ama maalesef Türkiye'de siyasilerimizin iş bilmezlikleri sebebiyle vatandaşlar bırakın bu hakları doya doya yaşamayı, büyük mağduriyetler yaşamaktadır.
Örneğin asgari ücret…
Bu yılın başında belirlenen 22 bin 104 liralık asgari ücret, enflasyon sebebiyle eriyip gitmesine rağmen hala aynı olmaya devam ediyor.
2024 yıl sonu enflasyonu yüzde 44,38 olmasına rağmen, AKP hükümeti ilk kez 2025 yılının sonunda beklenen yüzde 30'luk enflasyon oranında zam yaptı, temmuz ayında da ilave bir zam yapmadı.
Türk-İş'in ekim ayı için açıkladığı açlık sınırı 28 bin 412 lira, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 lira oldu. Ve asgari ücret 6 bin 308 lira açlık sınırının altında kaldı.
Halbuki asgari ücret yönetmeliğine göre asgari ücret, yoksulluk sınırını işaret ediyor. Asgari ücret böyle olması gerekirken, 4 asgari ücret maalesef 1 yoksulluk sınırı etmiyor. Hükümet yetkilileri herkese hukuka uyma konusunda telkinde bulunuyor ama önce kendilerinin kanunların şekillendirdiği hukuka riayet etmelerini tavsiye ediyoruz.
En azından asgari ücret konusunda kanunun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon