menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürecik, NATO ve Türkiye

12 1
24.06.2025
Bugün Türkiye'nin önünde duran en temel meselelerden biri, tam bağımsızlık iradesinin nasıl ortaya konulacağıdır. Bu yalnızca bir söylem meselesi değil; gerçek karar anlarında nasıl davranıldığıyla ölçülen bir kararlılıktır. Mesela, Kürecik Radar Üssü'nün kapatılıp kapatılamayacağını tartışıyoruz. Ancak çoğunluğun verdiği cevap aynı: "Kapatamayız."

Peki, neden kapatamıyoruz?

Çünkü Kürecik'te kurulan radar sistemi, 2012 yılında NATO'nun füze kalkanı projesi kapsamında inşa edildi. ABD'nin bölgesel güvenlik ağına entegre şekilde çalışıyor. Hukuken bize ait gibi görünse de fiilen NATO denetiminde. Yani kapatmak, sadece bir karar meselesi değil; uluslararası ittifaklara karşı güçlü ve net bir duruşu gerektiriyor. Bu da ciddi bir siyasi irade ister. Bugün o irade zayıf.

Oysa milli menfaatlerimiz ve devlet aklı, Türkiye'nin bu gibi meselelerde kendi çıkarını merkeze almasını gerektirir. Anlaşmalar, ittifaklar elbette önemlidir ama bir devlet için esas olan; kriz anlarında milletinin çıkarını öncelemektir. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Lozan'da bize madenlerimizi verin dediklerinde, "Vermezsek sınırlarınızı tanımayız" tehdidiyle karşılaştık. Ama o tehdit karşısında geri adım atılmadı. Madenler verilmedi ve Türkiye egemenliğinden vazgeçmedi.

Bugün de benzer tehditlerle karşı karşıyayız. Ancak o günkü net duruşu bugün sergileyemiyoruz. Çünkü mesele sadece fiziki bir radar üssü değil; bir zihniyet meselesidir. Güçlü devlet olmak, elindeki tüm jeopolitik kartları sahaya sürmekle mümkündür. Türkiye'nin boru hatları, boğazları, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki varlığı, Türk bozkırından Akdeniz'e uzanan jeopolitik derinliği ve Orta Koridor üzerindeki lojistik gücü stratejik üstünlük alanlarıdır. Ama bu........

© Yeni Mesaj