Halkın sessiz çığlığı: Siyasete düşen pay
Hıdravi, malı mülkü olmayan ama hayır işlerinde sürekli koşan biridir. Bir gün gelir, imkânı tükenir, borçlarını ödeyemez. Alacaklılar kapısına dayanır. Çaresizdir. Hatta içlerinden bir çocuk, ustasına götürmesi gereken parayı alamayınca gözyaşlarına boğulur. Tam o sırada kapı çalınır. Devrin komutanlarından biri, bir zaferden kazanılan ganimetlerden bir sandık altın gönderir. Borçlar kapanır, sıkıntılar çözülür.
Çevresindekiler şaşkınlıkla sorar: "Peki bu altın neden şimdi geldi?"
Hıdravi şu cevabı verir:
"Alacaklıların çoğu bağışlayabilirdi, ama istemediler. Bağışlasalardı, manevi kazançları olacaktı. Fakat istemedikleri için Allah onlara maddi karşılık sundu. Asıl farkı yaratan, o çocuğun gözyaşı oldu. Çünkü o, elinde hiçbir şey olmadan gerçekten darda kalmıştı. İşte o samimi gözyaşı, ilahi adaleti harekete geçirdi."
Bu hikâye aslında bize çok şey anlatır. Çünkü mesele sadece borç ya da altın değildir. Asıl mesele, samimiyetin........
© Yeni Mesaj
