menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dün SHP, bugün AKP-MHP: Senaryo aynı

29 0
previous day
Siyaset sahnesinde son günlerde dikkat çeken gelişmeler var. Partiler arası geçişler, hizalanmalar ve transferler gündemin merkezine oturdu. İlk bakışta kişisel tercihler gibi görünse de aslında bu hareketlerin tesadüf olmadığını tarihsel süreç bize gösteriyor. Türkiye'de siyasi aktörler dönem dönem farklı pozisyonlara yönlendirildi. Burada temel soru şudur: Bu yönlendirmeler gerçekten milletin iradesiyle mi, yoksa başka planlarla mı yapılıyor?

Türkiye bugün öyle bir noktaya gelmiş durumdaki, siyaset hep iki kutup üzerinden tartışılıyor. Hep A ya da B seçeneği konuşuluyor, başka bir alternatif yokmuş gibi sunuluyor. 2017 referandumu ile birlikte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi. Bu yeni yapılanmada parlamenter düzenin ve fikirlerin değeri kalmadı. Halk, adeta "ehven-i şer" anlayışıyla bir tarafa mecburen "evet" ya da "hayır" demek zorunda bırakıldı. "AKP'ye oy veriyorum ama vermesem CHP mi gelsin?", "CHP'ye oy veriyorum ama vermesem AKP mi gelsin?" söylemleri bu dönemin yansımaları oldu.

Geçmişe bakmak bugünü anlamak açısından önemli. 1989 yerel seçimlerine gidelim. O dönemde 12 Eylül darbesi sonrası CHP kapalıydı; sosyal demokrat çizgi SHP üzerinden yürüyordu. İlk kez bu dönemde etnik kimlik siyasetin merkezine taşındı. SHP, "liyakat" yerine etnik kökeni ölçüt alarak belediye meclis üyelikleri ve başkanlık adaylıkları verdi. Türkiye'de etnik temelli siyasi hareketin meşruiyet kazanması böyle başladı.

Bu gelişmeler kısa sürede derinleşti. Ekim 1989'da Paris'te düzenlenen "Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları" konferansı partinin içinde büyük bir kırılmaya yol açtı. Konferansa katılan SHP milletvekilleri ihraç edildi.........

© Yeni Mesaj