menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet, yalnız bir yönetim değil, bir bilinçtir

6 1
06.11.2025
102. yılını kutladığımız Cumhuriyet'in ilanı, yalnızca bir rejim değişikliği değil; Türk milletinin tarih sahnesinde yeniden özne hâline gelişinin sembolüdür.

Mustafa Kemal Atatürk, yeni devletin temellerini atarken, yönetim biçiminin merkezine halkın egemenliğini yerleştirmiştir.

Atatürk'ün siyasal düşüncesinde "millet", sadece yönetenlerin dayanağı değil, devlet iradesinin kaynağıdır.

O nedenle Cumhuriyet'in gerçek sahibi ne bir zümre, ne bir kurum, ne de bir ideolojidir; bizzat millettir.

Bu anlayış, Kurtuluş Savaşı'nın da ruhunu oluşturmuştur.

Çünkü o savaş, yalnızca emperyalizme karşı verilmiş bir askerî mücadele değil, milletin kendi kaderini tayin hakkını geri alış mücadelesidir.

Atatürk'ün siyasal vizyonu, halk merkezlidir.

Eğitimden sanayiye, hukuktan kültüre, sağlıktan tarıma kadar attığı her adımın temelinde "millet kendi ayakları üzerinde dursun" anlayışı vardır.

Bugün hâlâ ayakta duran pek çok kurumun, bankanın, fabrikanın, üniversitenin kökleri bu anlayıştan beslenir.

ÜRETEN, KURAN, PAYLAŞAN CUMHURİYET

Atatürk, üretimi yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, millî onurun temeli olarak görmüştür.

Kısacası Atatürk döneminin ruhu, "yapan, üreten, paylaşan bir millet" idealidir.

Nitekim Cumhuriyet'in ilk yıllarında ülkemizde 22 farklı çeşit aşı üretilmeye başlanmıştır.

Üç milyonu aşkın doz çiçek aşısının sadece Sivas'ta üretilmiş olması bile bu vizyonun........

© Yeni Mesaj