Kerbelâ ruhu bizi diriltecek olandır
Her yıl Muharrem geldiğinde gönlümün derinliklerinde bir sızı başlar. Çünkü bu ay, sadece bir takvim yaprağı değil; bir milletin, bir ümmetin vicdanına kazınmış en büyük yastır.
Babaannem, Muharrem ayı geldiğinde eski bir hırka giyerdi. Parlak giysilere elini sürmezdi Beline bir kuşak bağlar, ona iliştirdiği eski teneke bir su kabını kullanırdı.
"Hüseyin Efendimiz Kerbelâ'da şehit oldular, susuz gittiler evladım. Ben suyu ağzıma değdirirken bile utanırım" derdi.
Onları hatırlamak, anmak için böyle yaptığını söylerdi. Evin içine bir sessizlik hâkim olurdu; ama o sessizlik, bugünün sessizliklerinden farklıydı.
Sessizlik değildi o aslında — Kerbelâ'nın çığlığıydı.
Anadolu, Kerbelâ'yı sadece okumaz. Yaşar.
Her lokmasında, her duasında, her susuşunda yaşar. Muharrem'in acısı halkımızın içinde küllenmeyen bir ateş gibidir;........
© Yeni Mesaj
