menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barışın küresel ve yerel mimarisi

7 1
14.11.2025
Barışın bir dili vardır. Ne coğrafya ne dil ne de kültür fark eder; barışın dili vicdanın ve adaletin dilidir. Ve bu dili anlayan herkes, hangi ülkede yaşarsa yaşasın, aynı şeyi ister: Silahların susmasını, adaletin konuşmasını, güvenin kurulmasını.

Dünyanın farklı köşelerinde görüyoruz ki, barış artık sadece savaşın yokluğu değil; adaletin varlığı, kurumların güvenilirliği ve toplumların sürece katılımıyla ölçülüyor. Bugün Orta Doğu'dan, Afrika ve Asya'ya kadar birçok kriz, adalet ve güvenin güçlendirilmesi ihtiyacını ortaya koyuyor.

Gerçek barış, masada imzalanan bir anlaşmadan değil, toplumun vicdanında kurulan dengeden doğar. Ve o denge, üç temel sütun üzerinde yükselir: Adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik.

Küresel deneyimler: Barışın evrensel ilkeleri

İrlanda'daki "Hayırlı Cuma Anlaşması", modern diplomasi tarihinin en dikkat çekici örneklerinden biridir.

Süreci kalıcı kılan ne karizmatik liderlerdi ne de dış baskılar; asıl güç, sürecin şeffaf biçimde yürütülmesi ve meclis ile toplumun denetimine açık tutulmasıydı.

Silah bırakma adımları uluslararası gözlemcilerce izlendi; halkın güveni belgelerle sağlandı.

Sonuç olarak, barış bir imzadan öte toplumsal bir mutabakat haline geldi.

Güney Afrika'da apartheid sonrası kurulan "Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu" da aynı dersleri verdi:

Barışın adı, unutmak değil, yüzleşmekti.

Suç işleyenler hesap verdi, pişman olanlar affedildi,........

© Yeni Mesaj