menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü

8 1
10.11.2025
Atatürk'ü anlamak, sadece geçmişi hatırlamak değil; geleceğe nasıl yön vereceğimizi de görmek demektir. O, bir savaşın galibi olarak değil, savaşsız bir geleceğin mimarı olarak tarihe geçti. Onun dış politika anlayışı, "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözüyle özetlenir; ama bu sadece bir barış çağrısı değildir. Bu söz, devlet yönetiminde aklın, gerçekçiliğin ve dengeli gücün rehberliğini temsil eder.

1. Bağımsızlığın gerçek anlamı: Kendi ayakları üzerinde duran devlet

Atatürk'ün dış politika vizyonu, kurtuluş savaşının acı tecrübelerinden doğdu. Osmanlı'nın son döneminde dış borçlara, kapitülasyonlara ve yabancı baskısına dayalı sistem çökmüştü.

Ona göre, bir ülkenin dış politikada onurlu olabilmesi için önce içeride kendi ayakları üzerinde durması gerekir. Yani güçlü bir ekonomi, sağlam kurumlar, eğitilmiş bir toplum ve milli irade olmadan hiçbir dış politika kalıcı olamazdı.

Bu nedenle Cumhuriyet'in ilk yıllarında öncelik, yeni savaşlar değil, iç barış ve kalkınmaydı. Atatürk, "gereksiz maceralardan uzak durma" ilkesini sık sık vurguladı. Ülkenin enerjisini savaşlara değil, sanayiye, eğitime, hukuka ve modernleşmeye yönlendirdi. Böylece dış politika, iç reformların korunmasını sağlayan bir güvenlik kalkanına dönüştü.

2. Barışı korumak: Diplomasiyle kurulan güç

Atatürk'ün en büyük başarısı, barışın yalnızca iyi niyetle değil, diplomasiyle korunabileceğini göstermesidir.

Cumhuriyet'in ilk on beş yılında Türkiye'nin attığı adımlar, bunun en net örnekleridir.

Balkan Antantı (1934) ile Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya'yla birlikte bölgesel barış........

© Yeni Mesaj