Çocuklar toplumsal erkeklikten nasıl zarar görmez?
Toplumda sıkça duyduğumuz bir ifade vardır; ‘erkek adam ağlamaz’. Bu söz, kulağa masum bir öğüt gibi gelebilir. Ancak aslında bu cümlenin çocukların hayatında açtığı yaralar, bir ömür boyu taşınabilecek kadar derin olabilir. Çocuklar, çok küçük yaşlardan itibaren belirli kalıplarla büyütülüyor. Ağlamamaları, korkmamaları, ‘güçlü’ olmaları, duygularını bastırmaları, ‘erkek gibi’ davranmaları gerektiği söylenir. Peki bu beklentilerin ortasında bir çocuğun ruh dünyasına ne olur?
Bu yazıda amacım, çocukların toplumsal erkeklikten nasıl zarar görmeden büyüyebileceklerini konuşmak, yanlış algıları doğrularıyla düzeltmek ve hem ebeveynlere hem de eğitimcilere yol gösterici öneriler sunmaktır. Çünkü ‘erkeklik’ diye öğretilen bu dar kalıplar yalnızca çocukların bireysel gelişimini değil, ileride toplumun barış, eşitlik ve adalet duygusunu da doğrudan etkiler. Toplumsal erkeklik, kısaca erkeklerden beklenen davranış biçimlerinin ve rollerin toplamıdır. Fakat bu beklentiler çoğu zaman çocuğun ihtiyaçlarıyla çatışır. Örneğin:
- Duygularını bastırmak zorunda kalırlar.
Bir oğlan çocuğu üzüldüğünde ya da ağladığında ‘erkek adam ağlamaz’ denildiğinde aslında ona verilen mesaj şudur, ‘duygularını ifade etmen yanlış’. Bu bastırma ileride öfke, kaygı bozukluğu, iletişim sorunları ve şiddet davranışlarına dönüşebilir.
- Sevgi ve şefkati göstermekte zorlanırlar:
Toplum, oğlan çocuklarına sarılmayı, ağlamayı, şefkat göstermeyi yasaklar. Oysa çocuklukta öğrenilmeyen bu beceriler yetişkinlikte sağlıklı ilişkiler kurmayı engeller.
- Sürekli rekabet içinde büyürler:
Erkeklerden hep ‘en güçlü, en cesur, en başarılı’ olmaları beklenir. Bu baskı çocuklarda yetersizlik hissi, özgüven eksikliği ve........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon