“Savaş olmasın, kimse babasız kalmasın…”
Babası “kayıp” olan çocuklar için, “Babalar Günü” her zaman hüzünlü bir gündür… Babası 1963’ten beridir “kayıp” olan Raif Toluk, “Babalar Günü” paylaşımında “Savaş olmasın, kimse babasız kalmasın” diye yazdı. Raif Toluk, sosyal medya sayfasında paylaştığı iki fotoğrafla birlikte şöyle yazdı:
“Babam, 1963 yılı bu çocukları yetiştirmek için CYTA dairesine işe gitti ve bir daha ondan haber alınamadı. Savaş olmasın, kimse babasız kalmasın. Sevgi ve barış tüm dünyada olsun dileklerimle Babalar Günü kutlu olsun…”
21 Aralık 1963 sonrasında CYTA’da işine giden Mehmet Raif, bir daha evine, eşine ve evlatçıklarına dönemedi… Bazı Kıbrıslırumlar tarafından öldürülerek “kayıp” edildi… Bugüne kadar gömü yeri bulunamadı… Geride gözü yaşlı bir eş ve evlatlarını bıraktı…
Babası 23 Nisan 1964’ten beridir “kayıp” olan Süleyman Fuat ise Babalar Günü vesilesiyle sosyal medya sayfasında babasının kucağında olduğu bir fotoğraf paylaşarak şöyle yazdı:
“Babamı kaybettiğimde 8 yaşındaydım. Önceleri neler olup bittiğini anlayamamışdım. Etrafımda tuhaf davranışlı insanlar vardı. Emperyalizmin Kıbrısa sahip çıkma planları içinde binlerce suçsuz, masum kurbandan birisi de babam olmuştu.”
Fuat Hüseyin Yakup, 23 Nisan 1964’te Lefkoşa’dan Lefke’ye arkadaşı Enver Hüsnü’yle birlikte giderken “kayıp” edildi ve bugüne kadar gömü yerleri bulunamadı…
Raif Toluk, kardeşleriyle...
BASINDAN GÜNCEL…
“Kıbrıs’ın yarısı için Schengen?...”
Pambos Haralambus/ALITHIA
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Schengen Bölgesi’ne katılma yolunda çokça gündeme getirilen süreci, hem hükümet hem de muhalefet tarafından güvenlik, normalleşme ve Avrupa entegrasyonu yolunda atılmış bir adım olarak coşkuyla lanse ediliyor. Ancak pratikte bu süreç, ulusal çıkarlara hizmet etmekten ziyade bölünmeyi pekiştirebilecek ve devletin kendisini zayıflatabilecek jeopolitik “tek taraflılık” mantığıyla işliyor.
CİDDİ SORUNLARI GÜNDEME GETİRİYOR…
Schengen Anlaşması’nın Yeşil Hat geçiş noktalarında öngördüğü sıkı kontrollerin uygulanması ciddi soruları gündeme getirmektedir. Bu süreç, gümrük kontrolleri, biyometrik verilerle kimlik doğrulama, sınırdan geri çevirme ve yasadışı geçişlerin önlenmesini içermektedir. Başka bir deyişle, ülke içinde fiilen sınırlar oluşturulmaktadır. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yararına mıdır, yoksa nihayetinde fiili bölünme ve işgal altındaki bölgelerdeki varlığın yararına mıdır?
SON DERECE SİYASİ BİR MESELE…
Yeşil Hat 180 kilometre uzunluğundadır. Schengen gerekliliklerine uyulması halinde bu hattın gözetimi, politika değişikliği ve devlet sınırlarına uygulanacak altyapının oluşturulmasını gerektirir. Bu gerçeklik teknik bir meseleden ziyade son derece siyasi bir meseledir. BM tampon bölgede Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini tanıdığı için UNFICYP, mültecileri geri çevirme gibi keyfi uygulamalar nedeniyle Hristodulidis hükümeti ile zaten çatışma halindedir. Bu sırada, işgal altındaki bölgelerde yaşayan Kıbrıslıtürkler ile ilgili sorular da ortaya çıkmaktadır: Kimler geçişe hak kazanacak, Kıbrıs vatandaşlıkları nasıl tanınacak, karma evliliklerden doğan çocuklar veya Kıbrıs’ta aile bağları olan Türk vatandaşları için ne geçerli olacak?
“SINIR KAPISI…”
Kıbrıs Türk yönetimi, geçiş noktalarına şimdiden “Sınır Kapısı” yazılı tabelalar yerleştirmiştir. Mesaj açıktır: Kıbrıs Rum tarafının kontrolü........
© Yeni Düzen
