“Nazif Bozatlı ve Ziver Teyze: Göklerden birer yıldız daha kayıp sonsuzluğa uğurlandı…”
Ulus IRKAD
(Değerli arkadaşımız, Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, Nazif Bozatlı ve Ziver Hanım’ı geçtiğimiz günlerde kaybetmenin ardından, onlarla ilgili hatırladıklarını kaleme aldı… Yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz… Nazif Bozatlı ve Ziver Hanımın ailelerinin acılarını paylaşıyoruz… S.U.)
NAZİF BOZATLI’YA SAYGIYLA
Nazif Bey’le bundan 47 sene önce Akgünler Turizm’de rehberlik yaparken tanışmıştım. Rehberliğe 19 yaşımda Girne’de Öğretmen Koleji’nde okurken başlamıştım. 1977 yılında Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği birkaç haftalık bir kursla sertifika sahibi olmuş (İngilizce dilinde) ve o yıllarda önce Nil Turizm’de (Sabri Tahir’e, kızına ve oğlu Adem’e rahmet diliyorum) sonra Sül-Tur (Harper Vehbi Bey’e rahmetle) ve daha sonra da Akgünler’de rehberlik yapmaya ve boş zamanlarımı da böyle değerlendirmeye başlamıştım. O yıllarda Nazif Bey ve Ömer Bey’ler Akgünlerde idareci konumundaydılar. Şirket o zamanlar Ünal Çağıner ve Muharrem Beylerin ortaklığındaydı ve pratik rezervasyon ve turlar dahil, işleri Ömer Bey’le Nazif Beyler yürütmekteydi (Ünal Bey’in işletmecilik anlayışı ve bilgisi de önemliydi elbette.) Bizdeki turizm olayı o zamanlar da elbette Türkiye ile ilişkiliydi ve Türkiye’deki ekonomik veya sosyal olaylar bizim ekonomimizi etkilemekte, şimdiki gibi o zamanlar da ülkeyi etkilemekteydi. Bu arada askere gidip geldikten sonra rehberliğe devam etmiş, bilhassa 1980, 12 Eylül sonrasında ve öncesinde de mesela Banker Olayları, bu sırada Acapulco’ya yatırım yapan şirketi bir şekilde etkilemişti ama Akgünler’in Ünal Bey, Ömer Bey ve Nazif Bey gibi çok iyi işletmeci ve idareciler, bu dönemi de olumlu bir şekilde atlatmışlar, Acapulco gibi bir işletmeyi de Kuzey Kıbrıs’a kazandırmışlardı. Ünal Bey’in insan gücünü de aşan çabalarını ve de ekonomik başarı becerisini de unutmuyorum.
İŞİNİ İHMAL ETMEDEN ÇALIŞAN, DİSİPLİNLİ BİR İNSANDI…
Nazif Bey’in çok disiplinli, devamlı işini ihmal etmeden çalışan, devamlı işinin başında duran, zaman zaman ailesine ayıracak zamanını bile Akgünler’e ve Acapulco’ya ayıran, çalışmayı çok seven bir mizacı vardı. Bu arada kendisini de çok uzun yıllardır görmediğim ve daha sonraları sanırım başka bir şirkete geçen Ömer Bey’in de onun kadar çalışkan olduğunu belirtmeliyim.
O yıllarda Rehber Nedim Tamel; Almanca ve Türkçe rehber olarak şirkette bulunurken, ben de İngilizce ve Türkçe rehberi olarak Akgünler’e hizmet verdik. Muharrem Bey’in işletmeciliğini de unutmadan, varını yoğunu Şirkete ve Acapulco’ya harcayan Ünal Çağıner Bey’i de saygıyla anmam gerekir.
Akgünler de Kuzey Kıbrıs’ta ekonomiye uzun yıllar turizm alanında katkı ve hizmette bulundu. Yazdığım gibi Nazif Bey’in çağdaş bilgisi, kültürü, çok iyi İngilizcesi, işletmeciliği ve aydın bir insan olarak turizmci ve Akgünler’deki işletmeci anlayışı, Akgünler ve Acapulco’nun başarısında önemli bir mihenk taşı olmuştur. Son zamanlarda kendisiyle sosyal medyada buluşmakta ve sohbet etmekteydik. Eski fotoğraflar konusunda uzmandı ve bildiğim kadarıyla geniş bir fotoğraf arşivi bulunmaktaydı. Öğretmen olduktan sonra Akgünler’le bir ilişkim olmadı ama arada ölenler de olmuşsa idarecilerden çalışanlara kadar buradan rahmet diler, şirketi şu anda başarıdan başarıya çalıştıranlara da başarılar diliyorum.
Nazif Bey’in saygıdeğer ailesine taziyelerimi belirtir, tüm turizm camiasına da başsağlığı diliyorum. Nazif Bey hep aydınlıklar içinde kalsın.
ZİVER TEYZE
Dünürümüzdü… Kızı Zühre, kardeşim Hamza ile evliydi. Düğünden bir müddet sonra 1980’li yıllarda ailece İngiltere-Londra’ya gidip yerleşmişlerdi. Kocası Ramadan Dayı orada lokantalarda çalışıyordu. Oğluları Mustafa da, kızlarından Belgin de yanlarındaydı. Oradaki hayat kavgasında bu sürede çocuklar da evlendi. Çocukları oldu, onlar da büyüdüler ve şimdilerde onlar da çocuk sahibi oldular. Emek kavgası aynen Kıbrıs’ta olduğu gibi orada da sürdü.
Hiç unutmam 1990’lı yılların başlarında Kıbrıs Türk Komedi Tiyatrosu’yla birlikte bir ortak oyunun Londra’da oynanması dolayısıyla soğuk bir Şubat günü (1991) Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın bir Airbus uçağı ile Londra’ya inmiştik. Zorlu bir yolculuk… AB üyeliği kapıya gelmemişti ve çoğu Kıbrıslı Türk TC pasaportuyla Londra’ya seyehat ediyordu. O günlerde Londra’ya girmek zordu. Herşeyiniz araştırılıyordu. Orada kalmak İngiliz Hükümeti’nin engelleri ile karşılaşmak demekti. Gene de çoğu Kıbrıslı Türk Londra’ya girdi mi çeşitli mazaretler öne sürerek orada kalmaya çalışırdı. Gümrükte çok iyi Türkçe konuşan ve engel çıkaran, dediklerine göre bir Ermeni vatandaş vardı. O gün bazı tiyatro oyuncularına engeller çıkartmış ve onlara yardım için çevirmenlik yapmaya çalışmıştım ama Ermeni vatandaş derhal Havaalanı’nı terketmemi........
© Yeni Düzen
