menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Kıbrıs sorununun çözümü için umut var mı? Yalnızca ‘alışılmışın dışında’ fikirlerle…”

5 0
24.11.2025

Dionissis DİONİSSİU/POLİTİS

(POLİTİS gazetesi Direktörü Dionissis Dionissiu, ‘Kıbrıs sorununun çözümü için umut var mı? Yalnızca ‘alışılmışın dışında’ fikirlerle’ diye yazıyor. PENNA tarafından çevrilen makalesini teşekkürlerimizle iktibas ediyoruz. S.U.)

Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Crans-Montana’da kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğini defalarca dile getirmiştir. Ancak bu pozisyonun tam olarak ne anlama geldiğini açıklamaya hiç niyetli görünmemektedir.

Cumhurbaşkanı Hristodulidis Kıbrıs sorununun çözümü için ne kadar hazır? Gerçek şu ki, bitmek bilmeyen kamuoyu açıklamaları, görüşmelere katılmaya istekli olduğunu gösteriyor. Ancak gerçek bir çözüm için, yani oturup son ayrıntıları tartışmak için hazır olmadığı açık. Henüz değil. Aynı durum, Ankara’yı ziyaret eden ve oradan en azından Erdoğan ile mutlak bir sözlü uzlaşı sağlamadan ayrılmayı başaran Tufan Erhürman için de geçerli. Yeni Kıbrıslı Türk lider, seçim öncesinde müzakerelerin derhal yeniden başlatılmasına ilişkin verdiği sözü tutmayı başardı; bunu tabii ki federal bir çözüm için yaptı—bunu açıkça söylemese de—ancak o da şunu çok iyi biliyor: Hiçbir Kıbrıslı Türk lider, Türkiye’nin siyasi desteği olmadan ciddi bir müzakere yapamaz. Ve bu, Kıbrıs sorununun çözümündeki en büyük engeldir. Herkes, Türkiye’nin hem Kıbrıs hem de daha geniş anlamda Doğu Akdeniz’de kendi çıkarlarını gözetmek ve savunmak istediği konusunda hemfikir. Öte yandan, hiç kimse—Kıbrıslı Türkler dahi—bu çıkarların, bir çözümün ardından Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Ankara’nın bir alt devletine dönüştürmesini istemiyor gibi görünüyor. Şu anda amaç, Kıbrıs’ın (K/R-K/T) AB ile bağlarını derinleştirmesi, üçüncü dünya olarak sınıflandırılmaktan çok da uzak olmayan devasa bir ülkenin kontrolü altına girmemesi.

YAPILACAKLAR LİSTESİNİN EN ÜST SIRALARINDA KIBRIS’A YER YOK…

Türkiye, şu anda bunu anlamış görünmüyor. Dahası, mevcut siyasi iklim, yapılacaklar listesinin en üst sıralarında Kıbrıs meselesine yer açamıyor. Adil olmak gerekirse, Kıbrıs şu anda—2015-17 yıllarından farklı olarak—daha büyük bir yapbozun parçası, bölgede oynanan büyük jeopolitik poker oyununun bir kartı olarak görülüyor. Bugün Türkiye için en büyük öncelikler şunlardır: Gazze, Suriye sorunu, Ukrayna, AB ile kurmak istediği siyasi ve ekonomik ilişkiler, İran’da bundan sonra olacaklar, Kürtleri yönetmek, yeni Avrupa savunma doktrini SAFE’e katılmak ve tabii ki Donald Trump’ın yeni ve son derece müdahaleci dış politikasını idare etmek. Türkiye, Ukrayna ve Filistin’de garantör güç olmak istiyor, Suriye ve kuzey Irak’ta istikrarın temeli olarak kendini gösteriyor, Katar aracılığıyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne etkisini genişletmeye çalışıyor, ve Afrika’da kıskanılacak bir nüfuz elde etti.

ENFLASYON ÇOK YÜKSEK SEVİYELERDE SEYREDİYOR…

Ancak, bölgesel politikasında ciddi zayıflıklar var—özellikle Batı’ya karşı tutumunun ne kadar öngörülebilir olduğu konusunda. Bu tutum, Türkiye’nin Avrupa’nın siyasi ve ekonomik kurumlarına daha fazla entegre olmasını zorlaştırıyor. Yurt içinde demokrasi yetersiz. Erdoğan’ın siyasi muhaliflerinin neredeyse tamamı hapiste ve muhalif medya da baskı altında. Ekonomi makul bir hızda büyüyor (3,5%), ancak enflasyon çok yüksek seviyelerde seyrediyor (2025 için tahmin 4,9 civarında) ve önemli makroekonomik dengesizlikler mevcut: Türk lirası büyük ölçüde değer kaybetti, faiz oranları yüksek ve cari açık (ithalat ve ihracat arasındaki fark) genişliyor.

CİDDİ ZAYIFLIKLARI VAR…

Kısacası, Türkiye nispeten bölgede bir güç merkezi, ancak hedeflerinin kapsamını gerçekçi anlamda sınırlayan ciddi zayıflıkları var. Orta Doğu’da karşı karşıya olduğu ülkeler: İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri. Batıda: Kıbrıs, Yunanistan-Türkiye ilişkileri, Rusya’ya verdiği destek nedeniyle birçok Avrupa ülkesinin düşmanlığı ve ambargoyu ihlal ederek boru hatları aracılığıyla Batı’ya Rus gazı satması nedeniyle Washington’un öfkesi.

HRİSTODULİDİS’İN YAPTIKLARI YETERLİ DEĞİL…

Nikos Hristodulidis uluslararası ortamı oldukça iyi okuduğundan, ve Kıbrıs’ın yaklaşan AB başkanlığının öncülüğünde, Kıbrıs lehine bazı dengeleri değiştirebileceğine inandığı gerçekleri sahada yaratmaya çalışıyor.

Onun gözetiminde, Rusya uluslararası alanda dışlanmışken, Kıbrıs Glafkos Kliridis’in “biz Batı’ya aitiz” pozisyonunu tamamen benimsemiştir. Kıbrıs artık güvenilir bir AB ortağı ve öngörülebilir bir ABD müttefikidir. Hristodulidis bir adım daha ileri giderek Kıbrıs’ın NATO’ya katılmasını savunmaktadır. NATO üyeliği, Türk garantilerini masadan kaldırdığı için Kıbrıs sorununu da ilgilendiren bir hamledir.

Almanya Başbakanı Merz ile yaptığı görüşmede Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye yönelik bazı halkla ilişkiler dostu açıklamalarda bulunarak, Tayyip Erdoğan’ı Kıbrıs’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısına davet edeceğini belirtirken, Türkiye ile AB arasında daha fazla işbirliği için bazı koşullar da koydu.

Ancak Nikos Hristodulidis’in yaptığı her şey yeterli değil. Kıbrıs, daha büyük oyuncuların katılımı olmadan jeopolitik gelişmeleri tetikleyecek bir ağırlık veya siyasi etkiye sahip değil.

İKNA EDİCİ OLMASI İÇİN YAPILMASI GEREKENLER…

Aynı zamanda, Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Kıbrıs müzakerelerinin son aşamasına girmeye........

© Yeni Düzen