menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Kıbrıs sorununda beş tane politika çelişkisi…”

7 0
13.10.2025

Dionissis Dionissiu/POLİTİS

(Değerli araştırmacı yazar, POLİTİS gazetesi yöneticisi Dionissis Dionissiu, Kıbrıs sorununda beş politika çelişkisini kaleme aldı… 5 Ekim 2025’te POLİTİS gazetesinde Rumca, daha sonra ise POLİTİS’in İngilizce online gazetesi olan “Politis to the point”te yayımlanan Dionissiu’nun bu yazısını okurlarımız için derleyip Türkçeleştirdik. Yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz. S.U.)

Kıbrıs sorununu çözmek neden o kadar zordur? Türkiye’nin tavrının ötesinde her bir Kıbrıslırum yaklaşımı dürüst ve daha da önemlisi rasyonel olduğu sürece saygı gerektirir. Sağlam bir analiz, doğru düzgün verilere ve bu verileri mantıklı biçimde ele almaya dayanır – korkuya, komplo teorilerine, duygusallığa veya gizli çıkarlara değil. Son 50 yıldan bu yana çelişkilerimiz, güvenilirliğimize gölge düşürerek pazarlık gücümüzü azalttı, aynı zamanda hükümet, kurumlar ve kamuoyu arasında kafa karışıklığına yol açtı. Sonuç: Stratejik sürüklenme oldu…

İşgal altındaki bölgelerde toprağın yüzde kaçı geliştirildi? Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaptığı incelemelere göre tahminler %8-10 civarındadır. Bunun dışında kalan ve ağırlıkla Kıbrıslırumlar’a ait olan topraklar, gelişmemiş durumdadır. Belirli koşullar altında ve Annan Planı ile Guterres Çerçevesi’ne dayanarak bu arazilerin çoğu, yasal sahiplerine geri verilecekti.

Pek çok yurttaş ve bazı liderler, şimdilerde artık mevcut durumdan (statükodan) hoşunut görünüyor, hatta rahat görünüyorlar; Kıbrıs'ın tamamının AB'ye girmesine yol açsa bile bir çözümün daha riskli olduğunu düşünüyorlar. Statükonun bu “güvenliği” gerçek midir yoksa bir illüzyon mudur?

*** 1 NUMARALI ÇELİŞKİ: STATÜKONUN GÜVENLİĞİNE KARŞILIK BİR ÇÖZÜMÜN GÜVENLİĞİ…

Askeri bakımdan Türkiye, gerek insan gücü, gerekse araç-gereç bakımından Ulusal Muhafız Gücü’nü fersah fersah geride bırakmaktadır. Öyleyse, Türkiye tarafından empoze edilmiş olan ve yeniden ihlal edebileceği 183 kilometrelik Yeşil Hat’tın yanında Kıbrıslılar neden rahat rahat uyumaktadır? Asker sayısını Zürih-Londra düzeylerine azaltacak olan ve daha da azaltma olasılığı içeren bir çözüm, (yaklaşık 1,700 Yunan ve Türk askeri) neden daha az güvenli geliyor?

*** 2 NUMARALI ÇELİŞKİ: SÖZDE CAYDIRICILIK, SİNYALLERDE TIRMANIŞ…

1974’ten bu yana, askeri bir çözümün imkansız olduğunu politika kabul etmiştir; (bu nedenle) Milli Muhafız caydırıcılığa dayanmaktadır ve bu arada dipolomasi yoluyla başka avantajlar aranmaktadır. Ancak Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in başkanlığında son yıllarda Kıbrıs karmaşık sinyaller göndererek Türk propagandasını beslemektedir: Bu da, Kıbrıs’ın güney yarısının ABD, Fransa, İsrail ve Yunanistan için bir üs haline geldiği iddialarıdır, “gezegendeki en militarize edilmiş bölge” olduğu yönündeki iddialardır. Bu resim yanlıştır ancak resmi geçitlerde kullanılan dil ve sloganlar, savaşa hazır bir ülke görünümünü akla getiriyor. Bu nereye doğru gidiyor? Türkiye, Kıbrıs’a daha fazla kuvvet getirebilir; Kıbrıslırumlar’dan korktuğu için değil ancak Doğu Akdeniz’deki duruşunu güncellemek, riskleri arttırmak ve Cumhuriyet’in egemenliğini zayıflatmak maksadıyla yapabilir bunu…

*** 3 NUMARALI ÇELİŞKİ: “GASPÇILARIN” PEŞİNE DÜŞMEK Mİ YOKSA BİR ANLAŞMA YOLUYLA TOPRAKLARI GERİ ALMAK MI?

Kuzeydeki yabancı yatırımcıların tutuklanması, sömürülen Kıbrıslırum mülklerinin küçük bir kısmını hedef alıyor. Kuzeyin 3,355 kilometrekaresinin yüzde 78’i, 1974 öncesinde Kıbrıslırumlar’a aitti; bu da kabaca 2,600 kilometre kare demektir ki Kıbrıslıtürkler’e ve natüralize edilmiş olan Türkler’e dağıtılmış parsellerden maada, bu kuzeydeki rejim tarafından “devlete ait” toprak olarak ele alınmaktadır. Bunun da yalnızca yüzde 8-10 kadarı geliştirlmiştir, geriye kalanı öylece durmaktadır. Annan Planı çerçevesinde ve Guterres Çerçevesi’nde önemli oranda toprak parçaları, yasal sahiplerine iade edilecekti – onlar da bu arazilere geri dönemk mi, özgür bölgelerdeki Kıbrıslıtürk mallarıyla değiş-tokuş etmek mi yoksa tazminat mı isteyeceklerine karar vereceklerdi – bu durum Loizidu ve Orams davalarında zaten haklı görülen çözümlerdi. Eğer müzakerelerin gerçekten de 2017’de kaldığı yerden devam........

© Yeni Düzen