menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Bir Çocuk Günü, bir umut hikayesi…”

4 3
04.06.2025

Birgül Kılıç Yıldırım

(Birgül Kılıç Yıldırım, torununu Larnaka’ya götürmüş 1 Haziran Dünya Çocuk Günü’nde ve bu özel günü anlatıyor “Bir umut hikayesi” diyerek… Yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz… S.U.)

Bal Böceğimizi 1 Haziran’da Larnaka’ya Götürdük: Bir Çocuk Günü, Bir Umut Hikâyesi

1 Haziran, Dünya Çocuk Günü… Biz de bu özel günü, küçük bal böceğimizi alıp Larnaka’ya götürerek kutlamaya karar verdik. Onun için sadece bir gezi değil, çocukluğun en saf, en temiz anlarından birini hediye etmek istedik.

Yola çıkarken heyecan doruktaydı. Bal böceğimiz meraklı ve sabırsızdı. “Denize ne zaman gireceğiz? Ne oynayacağız?” diye sordu durdu. Onun bu heyecanı, bizim en güzel motivasyonumuzdu.

Çantamizda çok şey yoktu; birkaç oyuncak, bir şapka, biraz heyecan…

Ama kalbimiz ağırdı. Çünkü geçeceğimiz bir sınır vardı. Ve çocuklara anlatması zor şeylerden biriydi bu.

Kuzeyden güneye doğru ilerlerken, barikata vardık. Kalabalık bir kuyruk vardı. Arabalar yavaşladı, sonra durdu. O an bal böceğimiz camdan dışarı bakıp anlamaya çalıştı.

“Neden gitmiyor bu arabalar?” diye sordu, gözleri soru dolu merakla bakınırken.

O küçücük yürek sabırsızdı; çünkü çocuklar için zaman başka, beklemek ise zor bir kavramdı. “Az kaldı, biraz sabret,” dedik. Ama o sorunun ardında, sınırların ne kadar anlamsız olduğu vardı aslında. Çünkü çocukların dünyasında özgürlük, koşmak, gülmek ve oynamak demekti. Sınırlar ise sadece engellerdi.

Sonunda barikattan geçtik ve Larnaka’nın sıcak güneşi, masmavi denizi karşıladı bizi.

Ve biz bir anda unuttuk bekleyişi.

Unuttuk soruları.

Çünkü bir çocuk gülünce, dünya hafifliyor.

Bal böceğimiz denize doğru koşarken, arkasından bakarken şunu düşündük:

Özgürlük bazen yalnızca bir çocuğun göğsünü gere gere koşabilmesidir.

Oynadı, güldü, daldı kendi hayal âlemine.

Diğer çocuklarla dil bilmeden anlaştı, kumdan kaleler kurdu.

Sınırlar yoktu onların arasında.

Kimse kimseyi sorgulamadı.

Çünkü çocuklar bilmez ayrılığı.

Onların dünyasında sadece birlikte olmak vardır.

Sahil boyunca yürürken çocuklar için hazırlanmış lunaparkın renkli ışıkları ve neşeli sesleri arasında kaybolduk. Her şey tertemiz, herkes güler yüzlüydü. O an, Larnaka’nın sadece bir şehir değil, insana değer veren bir yer olduğunu hissettik.

Dönüş yolunda bal böceğimiz sessizdi. Gözleri ağır ağır kapanırken, yüzünde derin bir huzur vardı. O küçük bedeninde, o günün tüm yorgunluğu ve mutluluğu birlikteydi. Ona bakarken düşündüm; keşke her çocuk böyle bir gün yaşayabilse, keşke herkesin kalbinde çocuklar için özgür bir ada olsa…

Çünkü çocukların soruları, umutları ve hayalleri var. Onların dünyasında sınırlar değil, özgürlükler olmalı. Barikatlar, duraklamalar, bekleyişler değil… Sadece sevgiyle büyüyebilecekleri, özgürce koşup gülüp oynayabilecekleri bir dünya.

Ve belki bir gün…

Sınırların anlamını yitirdiği, kimliklerin değil kalplerin konuştuğu, her çocuğun özgürce gülebildiği bir ada kurarız birlikte.

O zaman, sadece çocuklarımız değil, biz de iyileşiriz hep birlikte...

*** BARIŞA ADANMIŞ BİR ŞİİR…

Barışa uyanmak...

Birgül Kılıç Yıldırım

Güneş, Kıbrıs’ın sıcak ufkunda ağır ağır süzülürken denize ,

Ada kızıl bir örtüyle sarılıyor.

Deniz, usulca kıyıya vuruyor,

Her dalga, geçmişin ve geleceğin sırlarını taşıyor.

Yasemin kokan sokaklar, geceyi sararken,

Bir zamanların anılarına sinmiş sessizliği de sürüklüyor peşinden.

Kum zambakları ise sahillerde,

Rüzgarla dans ederlerken

Adanın en saf umutlarını fısıldıyor—

Tıpkı anne şefkatiyle okşar gibi geçmişin yaralarını.

Gün batımı sadece günün sonu değil,

Binlerce yıldır yüreklere kazınan umutların ve acıların sessiz........

© Yeni Düzen