“Ağrotur İngiliz Üsleri’nde, Prenses Mary Hastanesi’nde dünyaya gelen bir bebek: Adı, Kader…”
Zalihe YABABA
(Zalihe Yababa, Leymosun’dan hatıralarını yazarken, 1974’te savaştan sonra Ağrotur İngiliz Üsleri’nde, Prenses Mary Hastanesi’nde dünyaya getirdiği bebeğine “Kader” adını nasıl verdiğini anlatıyor… Değerli hatıralarını, teşekkürlerimizle paylaşıyoruz. S.U.)
Canım kızım 5 Kasım senin doğumgünün. Sana sağlıklı hayırlı, uzun ömürler dilerim... Seni dünyaya hangi şartlarda getirdiğimi bilmen için bu hatırayı sana hediye olarak yazmak istedim.
EŞİM ESİR ALINMIŞTI… DOKTORLAR, HEMŞİRELER GİTMİŞTİ…
1974 yılında Temmuz ayıydı, harekat olmuştu. Daha sonra da silahlar susmuş, Limasol teslim olmuştu… Güzel bir yaz geçirmeyi beklerken çok büyük hüsrana uğradık. Eşim diğer Türkler’le birlikte Rumlar tarafından esir alındı. Daha sonra Türkler ve Rumlar arasında yapılan anlaşma ile esirler mübadele edildi. Benim eşim de Lefkoşa’ya götürüldü. Ben o tarihte kızım Kader’e 6 aylık hamileydim. Hamileliğimi takip eden Doktorum Cemal Özen Bey’di. Savaş nedeniyle gerek doktorum, gerekse hemşireler Limasol’dan kaçıp İngiliz üslerine ve kuzey Kıbrıs’a gitmişlerdi. Ben Limasol’da kaldım ve nerede doğum yapacağımı bilmez haldeydim.
HAMİLE KADINLARIN MÜBADELESİ KARARI…
Kasım ayında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskobos Makarios ile Kıbrıs Türk toplumu lideri Rauf Denktaş anlaşma yaparak Birleşmiş Miletler aracılığı ile hamile olan Türk ve Rum kadınları mübadele etmek için karar aldılar. Bu anlaşma üzerine Türk ve Rum hamile kadınlar Lefkoşa barikatına getirildik. Barikata gittiğimiz gün 1 Kasım’dı, orada görevli olan polisler bize bu anlaşmanın 8 Kasım’da yürürlüğe gireceğini söylediler ve bizi geri çevirdiler. Ben çok üzülmüştüm. Tüm hayallerim suya düşmüştü.
DOĞUM SANCILARI BAŞLIYOR
5 Kasım günü sabaha yakın benim doğum sancılarım başlamıştı. Limasol’da komşularım olan ve benimle canı gönülden ilgilenen Hiçran abla ve eşi İsvendiyar Recaioğlu bir taksi çağırarak Piskobu İngiliz Üsleri’ne gitmek için yola çıktık, yolda giderken Rum polisler bizi durdurdu. Türk tarafına kaçacağımızı zannederek bize zorluk çıkardılar. Daha sonra ikna oldular ve benim üslere gitmeme izin verdiler. Taksici ve komşularım Piskobu üslerine SBA polisi olarak çalışan dayım Durali Ramadan’ın yanına bıraktılar. Ben Ağrotur hastahanesinde doğum yapmak istedim ama orada doğum yapabilmem için İngiliz üslerindeki göçmen kampında kalmam lazımdı. Bu arada benim doğum sancılarım çok sıklaştı ve dayım hastahane yetkililerini aradı, ne yapacağımızı sordu. Hastahaneden hemen bir ambulans gönderildi ve beni alıp oraya götürürler. Kısa süre sonra doğum gerçekleşti ve bana bir kız bebeğimin dünyaya geldiğini müjdesini verdiler. Bu kız kız bebek kızım Kader’dir. Hayat en zor şartlarda, beni çeşitli yollardan geçirerek bebeğimi çok güzel bir hastahanede doğum yapmama yardım eder. Bebeğime hangi ismi vermeyi düşünürken, tüm bu yaşadıklarım bir filim şeridi gibin gözümün önünden geçti. Kendi kendime dedim ki, “İnsan bir şeyi ne kadar isterse istesin, ne kadar uğraşırsa uğraşsın Kader kendi yazdığı yolda yaşamını düzenler.” O nedenle kızımın adını Kader koymaya karar verdim. O şartlarda bundan daha uygun isim konamazdı.
*** 1974’TE SAVAŞ SIRASINDA HER İKİ TOPLUMDAN İNSANLARA HİZMET EDEN HASTANE…
İngiliz Üsleri’ndeki Prenses Mary........© Yeni Düzen
