Türkiye’de ne varsa KKTC’de de olacak! (Anavatansız yapamayızın gerçek öyküsü)
Aynen öyle denmişti!
Kim demişti!
Demeyen yok ki!
Türkiye’den KKTC’ye gelen her yetkili hemen hemen aynı şeyi söyledi!
-*-*-
Peki Türkiye’de olup da bizde olmayan ne vardı ki da bizde de olacaktı?
-*-*-
Mesela gıda fiyatlarında ve ev kiralarında artış!
-*-*-
Zengin ve yoksul arasındaki uçurumun büyümesi!
-*-*-
Demokrasiye açık müdahaleler...
Seçimlerin güvenilirliğini yitirmesi...
Üstelik bizde değiştirilen nüfusla, demokrasiye müdahale değil, resmen tecavüz edilebiliyor olması!
-*-*-
Yolsuzluk mu?
Evet!
Toplumumuzdaki en büyük değer kaybı, en tehlikeli yozlaşma bu alanda yaşanıyor ve ne yazık ki iğrenç yolsuzluğun içinde Türkiye’deki yolsuzluğun uzantısı var...
-*-*-
Mafya!
Her yerde!
-*-*-
Cinayet, hırsızlık!
En acı ithalatımız!
-*-*-
Çevre katliamı!
Kıyıların, ormanların peşkeşi!
-*-*-
Eğitim ve sağlığın özelleşmesi ile birlikte, devletin sağlık ve eğitimde çöküşü!
-*-*-
Haaa henüz “Adalet” pek hasara uğratılamadı!
Umarım kurtarırız!
-*-*-
Dolayısıyla, kimse hikaye okumasın!
Kimse de “anavatansız yapamayız” filmini tekrar tekrar vizyona koymaya kalkmasın!
Biz bize izliyoruz, kendi kendimizi tatmin edip, uyuyoruz!
Türkiye açısından Tatar’ın misyonu tamamlandı!
Tamam, sana göre veya Türkiye’ye göre, Avrupa Birliği’nin (AB) Johannes Hahn’ı Kıbrıs özel temsilcisi olarak görevlendirmesi geçerli değil...
Tamam haklısın!
Haklısınız!
İyi de sana gelseydi, görüşlerini bir bir anlatsaydın, çok daha iyi olmaz mıydı?
-*-*-
Peki, Tatar, sizce neden Johannes Hahn ile........
© Yeni Düzen
