Türk – Kürt Barışı’na selam olsun, rüzgarı bize de gelsin!
Bu nasıl bir düşmanlıktır?
Veya başka bir soru soralım, bu ne türden çelişkiler yumağıdır?
-*-*-
Ve gelelim iki soruyla alakalı yorumlara…
Ve yorumlarla yanıt bulmalara!
-*-*-
Türk Devleti ile PKK, barış adımı attı…
Elbette karşılıklı güven çok önemli ve kesinlikle güvenmeyenler, arkasında boşluklar arayanlar ve bulanlar olabilir!
-*-*-
Ama özellikle yakından izleyebilme şansımız olan “Türk Ulusalcılığı”nın bu barış adımına neredeyse ihanet gözüyle bakmasını anlamak çok güçtür!
Bu ne türden bir düşmanlıktır ya Rab?
-*-*-
Tamam karşılıklı olarak yüzlerce, hatta binlerce insan öldü ama daha çok insanın ölmesini mi istiyorsunuz?
Yoksa tüm veya tek siyasetiniz “düşman yaratıp” koltuk korumak mıdır?
Anlamak çok zor!
-*-*-
Türkiye’de “Kürt Barışı”nı selamlıyorum; insanların ölmemesi ve birlikte yaşaması gerektiğini savunuyorum… Yaşasın Barış! Yaşasın PKK’nın silah bırakması! Ve evet, bu konuda yaşasın Erdoğan ve Bahçeli! Ama eklemek lazım, kesinlikle Yaşasın Apo!
-*-*-
Artık rahatlıkla söyleyebiliriz;
Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın Kürt – Türk kardeşliği, yaşasın PKK’nin yeni dönemdeki silahsız sosyalizm mücadelesi!
-*-*-
Ve geçelim çelişkiler yumağına…
Türk – Kürt Barışı’na olduğu gibi Kıbrıs’ta Türk – Rum Barışı’na da “kesinlikle karşı olan” “Türk ulusalcılığı” söz konusudur…
Ve bunlar biliniyor…
Onara bir diyeceğim yok; düşmanlık üzerinden mevki sağlayıp çeşitli kazanımlar elde ediyorlar!
-*-*-
Peki çelişki nerede?
Çelişki Erdoğan – Bahçeli ortaklığının, Kürt – Türk Barışı’na gösterdikleri ilgi ve çabayı, Kıbrıs’ta Türk – Rum Barışı için göstermiyor olmasında!
-*-*-
Dileğim, bir an........
© Yeni Düzen
