Kıbrıslı olduğumuzu hatırlamak için Larnaka’da Piyale Paşa Sokağı’nda sabah yürüyüşü yapıp, gizli gizli ağlayacağız!
Larnaka’dayız ya!
Zaman zaman hatta sıklıkla, sohbet ettiğimiz dostlarımızla hatta hiç tanımadığımız kişilerle “Kıbrıs meselemizi” konuşuyoruz!
-*-*-
Ona yakın insanla sohbet ettim; elbette “kesin yargı” imkansız ama edindiğim izlenim; “Rumlar statükoyu kesinlikle benimsenmiş gibi...”
-*-*-
Bunu biraz açalım!
Statüko nedir?
Statüko, mevcut durumun uluslararası bakış ve hukuki açıyla görüntüsü ya da pozisyonudur!
-*-*-
Nedir bu pozisyon?
Kıbrıs’ta 1974 yılının 15 Temmuz günü, bir grup geri zekalı faşist ve onların Yunanlı efendileri, çok çok yüksek bir olasılıkla Henry Kissinger adlı Amerikalı efendi organizasyonu gereği bir darbe yaptılar...
-*-*-
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ve yönetimine karşı gerçekleştirilen bu darbe sebebiyle aynı organizasyon veya planlar çerçevesinde, Garantör sıfatlı üç ülkeden biri olan Türkiye’ye, “müdahale edebilirsin canım” dediler!
-*-*-
Ve bu müdahalenin iki askeri ayağı neticesinde, 16 Ağustos 1974’te yani tam 51 yıl bir gün önce; mevcut sınırlar çizildi; statüko belirlendi!
-*-*-
Zaman içerisinde, yasal devlet kabul edilen Kıbrıs Cumhuriyeti ve bu cumhuriyetin çoğunluk toplumu olan Kıbrıslı Rumlar, 15 Temmuz 1974’teki vahim hatalarını da sıklıkla saklamayı başardılar – yani asıl kabahatli toplum olduklarını – unutturdular; Türkiye de “anayasal düzeni” koruyup, düzeltip geri dönecekti – dönmedi ve statüko netleşti!
-*-*-
Güney’de yasal devlet Kıbrıs Cumhuriyeti; Kuzey’de “kaçak, sözde, yasadışı, tanınmamış, Türkiye’nin kontrolünde ya da işgalinde” Kuzey Kıbrıs!
-*-*-
Ve yıllardır, bu statüko kabul edilemez, sürdürülemez diyerek götürülen müzakereler...
-*-*-
Aradan yarım yüz yıl geçti...
Ve Kıbrıslı Rum dostlarımız, çok toprak kaybettikleri için “mağdur” kabul edildi...
Özellikle Türkiye Ada’ya........
© Yeni Düzen
