menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet içinde ‘suç’ örgütü: ‘Usta’ ve çırağın karanlık düzeni

21 0
29.08.2025

Bazı bilgiler vardır, ya resmi makamlarca ya da ismini açıkça beyan eden tanıklarca doğrulatılan bilgiler...

Ve yine bazı bilgiler vardır, birden fazla tanığı mevcuttur ancak bu tanıklar, farklı sebeplerle kimliklerinin açıklanmasını istemezler.

Gazeteci tam da bu noktada, yayın için elde ettiği bilginin, birbirinden bağımsız kaç kişi tarafından dillendirildiğini ve bu bilgilerin kamu için faydasını sorgular.

Bu köşe yazısında yer alan bilgiler, tam da böylesi bir süzgçeten geçmiş durumda.

Sayıları 10’u aşan tanıklar, bizzat yaşayarak tanıklık ettikleri olaylar ve ‘devlet’ içerisinde oluşturulduğu iddia edilen bir suç örgütü.

Elde ettiğim bilgilerin kimler tarafından aktarıldığını açıklamayacağım gibi, konuların odağındaki isimleri de ifşa etmeden bu yazıyı kaleme alacağım.

Çünkü ilk olarak hedefim, bu kirli ağı ifşa etmek.

Olay, 2014 yılında, günümüz iktidarının bileşenlerini oluşturan iki parti arasında ‘göçlerin’ yaşandığı bir süreçte başlıyor.

O dönemde partilerden birinde, başlarda getir – götür, sonrasında da sekreterlik yapan bir isim vardı.

Adını, Hélène de Portes koyalım.

Konudan bağımsız ama 1930’larda Fransa Başbakanı Paul Reynaud’un metresi olan Hélène de Portes, “sır kapısı” olarak anılıyordu. Medyada ve siyasette, onun aracılığıyla en üst makamlara erişim sağlandığına dair bir algı yaratılmıştı.

Oysa bu büyük ölçüde abartıydı: Hükümette resmi rolü yoktu. Ama ilişkisi, güç propagandasının kaynağı haline geldi.

Dönemin tanıkları onu “rahatsız edici bir kadın” olarak tanımlıyordu. Churchill ona “papağan”, De Gaulle ise “hindi” diyordu.

Gerçekte gücü sınırlı olsa da, kamuoyundaki algısı büyüktü. Ama aslında işi götüren Başbakan idi...

Her neyse, fazla uzatmadan tekrar konuya dönelim.

Portes, görevi sırasında partiye göç eden isimlerden biriyle, bir ilişki yaşıyor. Ve bu isim, ana partisine geri dönmeye karar verdiğinde, Portes’i de alıp dönüyor.

O günden itibaren, tanıkların ifadesiyle “yırtık” tavırlarıyla öne çıkan, gizemlerle dolu bir figür haline geliyor.

Nüfusta Kayıt Dairesi’nde kaydı yok

Gizemli diyorum çünkü Nüfus Kayıt Dairesi’nden edindiğim bilgilere göre Portes, Eylül 1976’da Güzelyurt’ta doğmuş görünüyor. Babası ise 1978’de KKTC yurttaşı olmuş.

Ama KKTC’de kütük kaydı yok. Yurttaş değil. Yani resmi kayıtlara göre o, aslında yok.

Göz tanığı: “Kimliğinde Baflı yazıyordu, güneye geçti”

Kaynaklardan biri, Portes’in birçok kez adanın güneyine geçtiğine bizzat tanıklık ettiğini söylüyor.

Hatta kimliğinde “Baf doğumlu” yazdığını gördüğünü söylüyor.

Edindiğim bilgiye göre, Portes, aynı isimde ölmüş bir kadınla partnerinin aracılığıyla kimlik değiştirmiş.

Kısacası, sahte kimlik…

Bu durum, neden kayıtlarının bulunmadığını açıklıyor.

Neyse...

Portes, yeni partisine geçtikten sonra ‘yırtık’ halini kullanıyor. Sözünü ettiğimiz parti tamamen çıkar ilişkileriyle örgütlenen bir parti.

Portes, önce ortamı kokluyor. Ardından da, kendisinin talebinin, aslında bu partiye yanaşan herkesin talebi olduğunu fark ediyor: Kolay yoldan para ve ‘biriymiş’ gibi hissetmek.

İleriki süreçte ‘imam nikâhı’ kıyacağı bu şahısla olan ilişkisini başlarda saklıyor. Zira adam evli. Ancak ilişki bir noktada patlak veriyor, sızıntılar yaşanıyor.

Portes, bu sızıntılarla birlikte aslında ‘biri’ olma hissini yaşamaya başlıyor. Zira bazı kapılar bu dedikodular sayesinde açılıyor, insanlar ‘biriymiş’ gibi davranmaya başlıyor.

Doğduğu bölgeden, partnerinin yaşadığı bölgeye taşınan Portes, burada partinin kadın kolları örgütüne........

© Yeni Düzen