Kim daha “keskin”?
“Yaren leyleği halkı umut ve mutluluğa sevk etmeden gözaltına alabilirler.”
Türkiye’deki durum, gazeteci-yazar Yılmaz Özdil’in bu yorumundan daha güzel anlatılamazdı.
***
Siyasilerden beklentimiz kimi zaman şu ruh haliyle ölçülüyor:
"Kim daha keskin açıklama yaptı."
En "sert" konuşan, en iyisi olabiliyor.
Ya da en sivrisi, en ilerici...
O nedenle de ölçülü, duyarlı, uzlaşmacı insanlar kimi çevrelerce pek muteber kabul edilmiyor.
Belki de içimizdeki öfkeye ortak aradığımız, hayatı değiştirme inancımızı yitirdiğimiz ve kimseye güvenmediğimiz için böyle bir psikolojik ortam oluşuyor.
Sözcüklerin tonu üzerine kilitleniyor siyaset...
***
İnsanların duygularına ve kaygılarına ortaklık son derece önemli olsa da bizim asıl isteğimiz yeni bir düzen kurmak değil mi?
Çok daha umutlu yeni bir yaşam…
Talimatla yönetilmeyeceğimiz, gericilikle sınanmayacağımız, kamusal kaynakların adaletsizce tüketilmeyeceği, karanlık ilişkilerin hüküm sürmeyeceği, kimsenin kendini dışarıda hissetmeyeceği ve adaletli bir ülkede yaşamak istiyoruz.
En önemlisi de gelecek belirsizliğini sonlandırmayı hayal ediyoruz.
Öyle değil mi?
O zaman, öncelikle böylesi bir düzeni inşa edecek dürüst, haysiyetli, bilge ve cesur insanlara ihtiyacımız var.
Dildeki "sivrilik" değil, akıldaki “yaratıcılık” öne çıkabilmeli; çünkü yeni bir geleceği, irade ve kararlılığın eşlik edeceği diplomasi ve diyalogla kazanacağız.
***
Hem öfkeli hem de kaygılıyız.
Birlikte yorgunuz.
Kolay değil.
Çok fazla........
© Yeni Düzen
