İklim, imar, inkar
Yağmur yağınca canını zor kurtaran, seli acıyla izleyen; ama sonra tarlasını içme suyuyla besleyen tuhaf toplumlardan biriyiz.
Yağmur duasında papazlarla imamlar “federal ortaklık” yapacaktı neredeyse…
Yağdı!
“Keşke yağmasa” diyecek olduk.
Bir de hep aynı söylem, yıllardır…
"Hiç bu kadar çok yağmamıştı…”
Sorun yağmurda değil.
Yağmurla birlikte suyu, toprağı, altyapıyı, şehri, tarımı, geleceği yönetemeyen toplum düzeninde.
Çünkü bir suçlu aranıyorsa sefaletimize, plansızlığımıza, arsızlığımıza, sorumsuzluğumuza, iradesizliğimize, bu suçlu "doğa" oluyor genelde...
İnsanlar masum (!)
Hele hele yönetenler ve inşaat sermayesi...
Sanki mesele yağmurun şiddetiymiş gibi…
Oysa mesele yıllardır sürdürülen yönetimsizliğin şiddeti, ihmalin şiddeti, rantsal körlüğün şiddeti.
O nedenle genelde “doğal afet” deniyor ya!
Dere yataklarına betonu yığanlar, çarpık yapılaşmayı rant kapısı görenler, imar planlarını menfaat grupları için hazırlayanlar, kendi konforları uğruna toprağı katledenler bu felaketin dışında kalıyor böylece…
***
Yine sebepleri görmezden gelecek, sonuçlarıyla uğraşacağız… Bu da geçecek ve yerli yerinde kalacak ihmaller… Çünkü kimsenin cesareti yok, dere yatağı üzerine kurulmuş bir binayı yıkmaya…
Yeşili değil binaları artırıyoruz hâlâ…
Çünkü ağaçlar satılmıyor.
“Sektör” değil maalesef!
Kimsenin cebini doldurmuyor doğaya saygı…
***
Evet, takdir edilesi bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel