İçimizdeki Mahpushane
Ne güzel şey hatırlamak, Nazım’ı…
Tam da 3 Haziran’da.
O kocaman mavi gözlerini usulca yumarak, ölümsüzlüğe uzandığı günde…
Moskova’nın soğuk sabahında değil, Lefkoşa’nın yürek sıcaklığında anmak Nazım’ı, yeniden…
Güzel günlere dair inancı hiç yitirmeden ve vazgeçmeden kavgadan…
Yalnızca bir şairi değil, bir çağrıyı hatırlamak…
“Bu kavga hürriyet kavgası…”
Yaşanacak günlerin en güzelleri, hep ileridedir diyen bir umut…
Hem de hapishanede…
Demir parmaklıklara rağmen…
“Ufak iş bizimkisi
Asıl en kötüsü
Bilerek, bilmeyerek
Hapishaneyi insanın kendi içinde taşıması…”
***
Kıbrıs Türk tiyatro hareketinin üstatlarından Yaşar Ersoy’un sahneye koyduğu “Aşk İçinde Mahpushane”de Nazım şiirlerine doyduk… Mücadelesine, kavgasına, sevdasına, hasretine tanıklık ettik dünya şairinin…
Önemli bir reji, büyük bir emek, ihtişamlı bir gösteriydi, “Aşk İçinde Mahpushane.”
Nazım’ın edebi anlamda en üretken olduğu Bursa Hapishanesi’ndeki zorlu yılları, sevdiği kadınlar ile karşılıklı mektupları üzerinden anlatılıyor. Şiirlere şarkılar eşlik ediyor, 1.5 saat........
© Yeni Düzen
