“Kucak” diplomasisi
“Kucağına oturtmak” üzerinden siyasi bir dil kurmak ne kadar sığ, eril, itici ve gerici öyle… Yine bir savunma refleksi aslında bu; kendi gerçekliğini yansıtmanın, özne olamamanın dışavurumu… İtaat körlüğü, kendi olamama, savrulma hali... Öyle dil sürçmesi de değil; hem dilin, hem siyasetin kirlenmesi, düzeysizleşmesi, itibarsızlaşması…
Söylenen söz, düşüncenin kıyısından değil, merkezinden doğar.
Ama gerek var mı uzun uzadıya konuşmaya?
Kıbrıslının yalın ama keskin sözü yeterli olur bazen:
“Değmez.”
Yine de her seçmenin alması gereken dersler vardır bu süreçten…
İrade değişse, müdahaleye dair perdeleme ihtiyacı dahi hissedilmese, nüfus siyasetinde en kontrolsüz günlerden geçilse de insan düşünür…
***
Mesele "sandık" değil yalnızca...
Bu çürüme iliklerimize kadar işliyor gece gündüz…
Hayatın her alanında denetimsizlik, kalite ve standart yoksunluğu,........
© Yeni Düzen
