menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail ve İran Arasında Sıkışan Hakikat: Yaşamdan Taraf Olmalıyız

12 0
17.06.2025

7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşananlar, yalnızca bir savaş değil, insanlık değerlerinin sistemli biçimde yok sayıldığı bir süreci ortaya koyuyor. Bombalanan hastaneler, yıkılan okullar, enkaz altından çıkarılan çocuklar. “Siviller hedef alınmıyor” söylemi artık sürdürülemez. UNICEF verilerine göre yalnızca Mart–Haziran 2025 arasında 1.300’ü aşkın çocuk yaşamını yitirdi. Toplamda 50.000’den fazla çocuk ya öldü ya da yaralandı. Kuzey Gazze’de 2 yaş altındaki çocukların ,6’sı şiddetli yetersiz beslenme yaşıyor; %3’ü hayati risk altında.

Bu tablo, bir savaşın ötesinde, sivillere yönelik sistematik bir yok oluş sürecine işaret ediyor. Ancak krizin yalnızca İsrail’in saldırgan politikalarıyla açıklanması yetersiz kalır. Aynı coğrafyada, aynı suskunluk İran rejimi içinde de hüküm sürüyor.

Mahsa Amini’nin başörtüsünü “doğru takmadığı” gerekçesiyle gözaltında hayatını kaybetmesiyle başlayan toplumsal tepki, İran devletinin baskı aygıtlarıyla bastırıldı. 2024 yılında en az 975 kişi idam edildi; bunların 31’i kadındı. Amini protestoları sırasında 524 kişi öldürüldü, 71’i çocuktu. 19.400’ün üzerinde kişi gözaltına alındı. Haziran 2025’te Mojahed Kourkouri’nin infazı ise, işkenceyle alınan bir ifadeye dayanıyordu.

***

Hem İsrail hem İran örneğinde görüldüğü gibi, bu yıkımın ardında yalnızca silahlar değil, sistemli politik tercihler bulunuyor.

İsrail, Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve temiz suya erişim sistematik olarak engelleniyor. Filistinlilerin mülkiyet hakları yerleşim politikalarıyla gasp ediliyor. Batı Şeria’daki yasa dışı........

© Yeni Düzen