Peki ya Iraklı Türkmenler?
Yeni dünya düzenini ve bu düzeni oturtmak adına açılan kartları; her ülke, her din, her mezhep, her kültür kendi menfaatleri ve “birlikte yaşama-birlikte güçlenme” temelleri üzerinde kurgulamaya çalışıyor. Zira yeni dünya düzeni kasırgalar eşliğinde gelirken bu kasırgalara karşı direnebilmek için “katı-dik-homojen durmak yerine esnek ve uyumlu” olmak zorunda her birey, her toplum, her ülke.
Tıpkı Mevlana gibi. Mevlana’ya göre her birey evrensel bağlarla birbirine muhtaçtır ve birbirini tamamlamaktadır/tamamlamak zorundadır…
“Gel ne olursan ol yine gel” diyen Mevlana belki de Manuel Castells’in ilham kaynağıydı. “Ağ Toplumu Anlayışını” savunan Manuel Castells; karşılıklı bağlılık ilişkisini karşılıklı bağımlılık ilişkisine dönüştürmüş ve içinde bulunduğumuz yüzyılın nerelere varacağına dair bir yol haritası çizmiştir.
Dünya giderek büyük bir köye dönüşürken herkesin puzzle da zorunlu bir parça olduğunu anlamak ve kuantum fiziğinin “dokunma, asılı kalma, iletişimi koruma, var olma, etkileşim halinde olma” verilerini daha fazla hayatına almaya ihtiyacı var.
Saddam sonrası birlikte yaşama ve uyum konusunda kendine göre oldukça olumlu bir tablo çizen Irak, şimdilerde “Irak Vatandaşlığı ve Bütünlüğü” çatısında buluşma bilinciyle hareket etmeye başladı. Bu bilinç bölgesel huzur ve istikrar açısından elbette ki çok değerli. Türkiye’nin bölgenin huzur-güvenlik-istikrar sorumluluğunu Irak ile paylaşabilmesi adına da önemli olan bu anlayışı en fazla destekleyen Türkmenler bu durumdan memnun.
Başından beri her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan ve siyasette, diplomaside, ekonomide, sosyolojide bu yönde hareket eden Türkmenlere dair önemli başlıkları bu........
© Yeni Birlik
