menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TRÇ ittifakı: Tarihin tekerrürü mü, Türkiye’nin yükselişi mi?

21 0
24.09.2025

Dünya sahnesi, bir kez daha büyük güçlerin gölgesinde şekilleniyor. ABD-İsrail ekseninin Orta Doğu’daki müdahaleleri, bölgeyi felaketle sınarken, “demokrasi” ve “insan hakları” söylemleri bu yıkımın maskesi haline geliyor. Gazze’de hayatını kaybeden siviller, Batılı başkentlerin sessizliği karşısında bir kez daha hatırlatıyor: Küresel güçlerin hareket noktası vicdan değil, menfaat. Bombalar altında kalan çocukların sessiz çığlığı, bu ikiyüzlülüğün en çıplak göstergesi.

Doğu tarafı da farklı değil. Rusya sınırlarını genişletmeye çalışıyor, Çin ekonomik imparatorluğunu pekiştirmenin yollarını arıyor. Onların rehberi “eşitlik” veya “barış” değil; çıkar. İşte bu karışıklığın ortasında Türkiye duruyor: Hem Batı hem Doğu ile ilişkilerinde dengeleri değiştirebilecek, hatta yeni bir küresel denge kurabilecek tek ülke biziz. Ama bu fırsat, akıllıca yönetilmezse kaybolabilir.

OSMANLI’NIN GÖLGESİNDEN UYARI

Tarih, hatalar kadar öğretilerle de doludur. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı, Almanya’nın yanında saf tutarak tek bir cepheye yaslandı. Liderler bunun bedelini öngöremedi; imparatorluk dağıldı, topraklar işgal edildi, millet parçalandı. Bugün, benzer bir dönemeçten geçiyoruz. ABD-İsrail eksenine karşı önerilen “TRÇ İttifakı” –Türkiye, Rusya ve Çin– kulağa cazip geliyor. Ancak tarih bize hatırlatıyor: Tek bir eksene yaslanmak, bağımsızlığın kaybıdır.

Karadeniz’deki enerji denklemlerinde Türkiye’nin attığı adımlar bunu kanıtlıyor: Hem NATO içindeki Batı ile bağlarını koruduk, hem Rusya ile ekonomik köprüler kurduk. Bu denge, bizi büyük çatışmaların dışında tuttu. TRÇ ittifakı gündeme geldiğinde, aynı akıllı dengeyi sürdürmek hayati önem taşıyor; aksi takdirde tarihin enkazında olduğu gibi, başkalarının savaşında........

© Yeni Birlik