menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Londra Büyükelçiliğimizden bir diplomasi hikâyesi: “Kadını öldürdük” çığlığı

9 0
yesterday

"... Koşa koşa Büyükelçime gittim. Hıçkıra hıçkıra “kadını öldürdük” anlamında bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum. Büyükelçim beni teselli etmeye çalıştı. Olmadı."

Emekli Büyükelçi Kaya Türkmen'in T.C. Londra Büyükelçiliğinde 2. Kâtip olduğu günlerden, anektod..

Diplomasiyi dışarıdan izleyenler için her şey çoğu zaman resmî cümleler, protokol kuralları ve kuru haberleşme metinlerinden ibaret görünür. Oysa o metinlerin satır aralarında, bir ülkenin yönünü olduğu kadar, tek tek insanların kaderini de değiştiren küçük sarsıntılar gezinir.

Global İlişkiler Forumu’nun, emekli büyükelçilerin anılarını bir araya getirdiği 2021 basımı “Açık Telgraf” ve ardından geçtiğimiz yıl tam da bugünlerde gelen “E-Yazı” kitaplarını elime aldığımda, tam da bu sarsıntıların izini sürüyorum aslında.

Devletin diliyle yazılmış gibi duran bu metinlerde, bir anda insanın dili, insanın kalbi öne çıkıyor.

Kitabın başındaki açıklayıcı not, dışişlerinde haberleşmenin ne kadar hayati olabildiğini hatırlatıyor:

“Açık telgraf”lar, “şifreli yazı”lar, merkezle temsilcilikler arasındaki bilgi akışı… Kâğıt üzerinde teknik görünen bu ayrımlar, gerçekte bazen bir hayatın seyrini, bir kariyerin yönünü, bir insanın vicdan yükünü belirliyor. Bir kripto satırının zamanında ulaşması, bir açık telgrafın “zararsız” sayılması, sadece bürokratik bir sınıflandırma değil; ardında uykusuz geceler, titreyen eller, kolay kolay unutulmayan anlar var.

Emekli diplomatların yıllar sonra dönüp yazdıkları satırlar, o yüzden bana “resmî tarihin gayriresmî kalp atışları” gibi gelmiştir hep.

Bazı sayfalarda, bir cümlenin altını ister istemez kalın kalın çizmek gerekiyor. Genç bir diplomatın, görev yerinde yaşadığı birkaç günün ağırlığı satır aralarından sızıyor; kelimeler, bir anda görev tanımını aşıp insan kırılganlığına dönüşüyor.

O satırları okurken, meselenin sadece protokol ve liste yönetimi değil, insanın kendi içiyle mücadelesi olduğunu düşündürüyor.

Tam da böyle bir duygunun içinden geçen bir anı, emekli büyükelçi Kaya Türkmen’in kaleminden gelen o satırlar..

Ve bir dönemi doğru anlamak yönünden de bir bakış açısı:

"1986 yılının şubat ayında Başbakan Turgut Özal İngiltere’ye resmi bir ziyarette bulundu. 12 Eylül darbesinden sonra ilk kez bir Türk Başbakanı bir Batı ülkesini ziyaret edecekti.

İngiltere’yi Türkiye Başbakanı olarak en son 1952 yılında Adnan Menderes ziyaret etmişti. Biraz da Türkiye ile ekonomik ilişkileri geliştirmeyi hedefleyen ve bu çerçevede Türkiye’deki çeşitli devlet ihalelerine ilgi duyan İngiltere Başbakanı Margaret........

© Yeni Birlik