Tesettürüm ile her yerde varım!
O senenin Kurban Bayramını seçmiştim başlangıç olarak. Rahmetli annem ve kardeşim ile bayramlık alışveriş için Fatih’e gittik. Kumaş, başörtüsü ve ayakkabı aldım. Zira mevsim yaz ve tesettüre uygun bir kıyafetim yok. Öyle hemen mağazaya pazara git, iki üç çeşit al pratiği de yok o zamanlar. Annem dikecek uygun olanını. Ve öyle de oldu. Ama henüz ne pardesü, ne ceket etek. Sadece bol bir etek gömlek takımıyla başladı tesettürlü günlerim o bayram sabahında.
O dönemler pardesü tesettür, çarşaf takva, ceket ve etek ise yarı kapalı olmak addedilirdi.
Yalova’da doğup büyümüş ve okuyor olmak tesettür kararım ve alışkanlığımda da merhale kat etmemi gerektiriyordu. Zira İstanbul’da tam tesettüre riayet eden bir çevreyi bulmak mümkünse de Yalova’da durum böyle değildi. Ve tabiî ki dinin icaplarına riayet eden bir çevrem olduğu halde bu kadar genç yaşta, hem de üniversite okurken kapanmam yadırgandı. Aşırı bir tepki görmedim, ama zımnen ya da açık tam da onay almadım ilk başta.
Halbuki ben henüz bu sürecin elif ba’sında idim. Biliyordum, bu halim tam tesettüre uygun değildi, ama zaman içinde lâyıkıyla olacaktı. O dönem hem okuyup, hem tesettüre girmek demek başta eğitim ve meslek hayatından vazgeçmek demekti ki şartları zorlaya zorlaya, hak araya araya ve çok zor ulaşılıyordu bu hedefe. Ben hem tesettüre, hem vazifeme talip, hem de bunca zorluğa tam olmamış halimle aday Zeynep; anneannemin evinde girdiğim tesettürden Yalova’ya geldiğimiz otobüsten inerken neredeyse vaz geçiyordum. Meydandan evimize geçilen mesafede sanki herkes bana bakıyor ve ayıplıyor gibi bir hal, bir kendine bile yabancı olma ve yeni halini yadırgama duygusu...
Bunun nefsin ve şeytanın bir hilesi olduğunu biliyordum ve eve girer girmez bu açmazı da üstümden attım çok şükür.
Hayırlı işlerin muzır manileri çok ve benim gibi safi kalp, ama ibadet alışkanlığı bile tam yerleşmeden aniden tesettüre geçme cengaverliğinde olan bir çaylağa şeytan niye musallat olmasın. Eee cihad kolay mı? Hele nefisle olan. Onca zorlu okul aşamalarını imtihanları geçmeye ve başarmaya alışmış bir insan, Rabbi’nin rızasını kazanmak için çetin imtihanlara gönül rızasıyla girmeyecek miydi? Girecekti elbette
........© Yeni Asya
