menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mabeyninizdeki Sırr-ı İhlâs

14 5
previous day

“Üçüncü İhlâs Düsturunda, “En lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en masumane, zararsız bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir hodkâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin. Eğer “Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim” arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mabeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.” cümlesini açıklayabilir misiniz?”

Ameldeki İhlâssızlık

Burada salih amellerden bir salih ameli seçiyoruz. Hepsi salihtir; ama bizim seçtiğimiz amel daha salihtir ve ihlâsa daha uygundur.

Mesela: Muhtaç bir mü’mine bir iman hakikatini bildirmek salih bir ameldir. Masumanedir. Zararsızdır. Ama günaha açık bir yönü var: Nefsinize bir hodgamlık, bir kendini beğenmişlik, bir gurur verebilir. Bu durumda bu iş ihlâsa zıt olur.

Bir salih amelde ihlâsa zıt bir taraf olur mu diyeceksiniz. Olur. İhlâsa zıt noktalar salih amellerde olur zaten. Salih olmayan amel nasıl olursa olsun; zaten, salih olmamakla kıymetini kaybediyor. İhlâsa zıt olmuş, olmamış; artık önemli değil!

Ama sıfatında salih olan bir amel ihlâslı olmalı ki, salih olsun!........

© Yeni Asya