Kâfir Allah’ın rahmetini bilseydi
Acaba Bağışlanır mıyım
Kullukta ümit ve korku ortası, kâmil bir noktadır. Bu kâmil nokta, büsbütün korkuya veya büsbütün ümide kaymamak şartıyla inşallah insanı necata ve Cennet’e götürür.
Ümitsizliğe kapılmak, Allah’ın rahmetinden ümit kesmekle olur. Bu tehlikelidir. Günahımız ne kadar çok ve ne kadar büyük olursa olsun, rahmet bizim günahımızdan çok daha büyüktür. Rahmet sonsuzdur. Bizim günahımız ise sınırlıdır.
Anlatılır ki, cezaevinde koğuş ağası, Hüsrev ağabey merhuma, “Hocam! Allah beni affeder mi?” demiş. Hüsrev ağabey: “Denize parmağını soksan parmağın ne kadar ıslanır? Deniz mi çok, parmağına gelen ıslaklık mı?” diye sormuş. Mahkûm: “Deniz çok olmaz mı hocam? Islaklık ne ki?” deyince, Hüsrev ağabey: “İşte Allah’ın rahmetinin yanında senin günahların da o kadar azdır! Allah senin günahlarını bağışlar. Hiç endişe etme. Sen Allah’a dön, yeter!” diye cevap vermiş.
Koğuş ağası heyecanla koğuşa dönmüş, koğuşu namaza kaldırmış:
“Kalkın lan namaz kılacağız! Allah beni bile bağışlarsa, sizi haydi haydi bağışlar!”
Amelini Kusurlu Görmek iyidir
Öte yandan tamamen ümide boğulmak ve Cehennem ihtimalini gündemden çıkarmak da yanlıştır. Bu zan insanı ucba ve gurura........
© Yeni Asya
