İslâm’da giyim modeli
Giyim Kuşam Deyip Geçmeyelim
Giyim kuşam herkesin inancını ve dünya görüşünü yansıtan argümanlardır. Bu nedenle yıkım da, yapım da giyim kuşamdan başlıyor. Çünkü giyim kuşam, sadece vücudu soğuk ve sıcağa karşı korumanın değil, hem şıklığın, hem insanlık onur ve izzetinin, hem iffetin, hem hayanın, hem göreneğin, hem kimliğin göstergesidir. Asrımız medeniyeti de bütün zehirini giyim kuşam üzerinden kusuyor.
Eskiden medeniyetler ve inançlar giyim ve kuşamlarından ayırdedilebiliyordu. Her inanç grubu kendi giyim modelini üretiyor, başkalarının peşine takılmadan kendi örfünün takipçisi oluyordu.
Meselâ şapka ve zünnar bir Hıristiyan kıyafeti olarak Müslümanlara sızmaya başladığında, Kanunî Sultan Süleyman’ın Şeyhülislam’ı Ebu’s-Suud Efendi Müslümanların rüku ve secdesine engel olduğu için küfür alameti saymıştı.
Fetvalarından birisi şöyledir: “Soru: Zeyd, bigayr-i zaruretin başına Yahudî şapkasını giyse, şer’an Zeyd’e ne lâzım gelir?” El-Cevap: Küfür lâzımdır.”1
Bizi Bizden Tanımalıdırlar
Biz Müslümanlar Avrupa’ya benzemeyiz. Bizim giyim kuşamımız bize özgüdür. Müslümancadır. Bizi gayr-ı Müslim bir ülkede görseler, giyim kuşamımızdan Müslüman olduğumuzu tanırlar. Tanımalıdırlar.
Oysa şimdi ne kadın, ne erkek, ne Müslüman, ne kâfir giyim kuşamından........
© Yeni Asya
