menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ne çabuk geçti…

2 10
06.01.2025

Çeyrek asra bedel bir ömür, bu süratle mi geçmiş? Dinî cemaatlerin internet dünyasındaki öncüsünün neşre başladığı günde doğan çocuklarımız, üniversiteyi bitirmiş ve bir yerde Kur’ân davasını temsile çalışıyorlar bugün… Said’ler ve Nur’lar...

Risale-i Nur talebelerinin, İslâm âlemindeki istibdatlara ve zulümlere rağmen hep öncü olduğunu herkes bilmeyebilir. Tıpkı Üstadlarının hürriyet, neşriyat ve matbuat ile hakikatleri yaymada öncü olduğu gibi…

At üstünde tefsir yazılır mı?

Camilerin mahfillerinde kalarak, İngiliz’e darbe vuracak kitap neşredilir mi?

M. Kemal’e rağmen TBMM’de beyanname neşredilir mi?

Nisyana mahkûm ve ölüme terk edilmiş Barla‘nın dağlarında derelerinde zamanın hakikatleri Kur’ân’dan yazılır mı?

Ya idam ile yargılanırken?

Polis karakolunun karşısında perdesiz evde otururken, Ayetü’l-Kübra…

Ve Denizli’nin nefes aldırmayan küflü zindanında Meyve Risalesi…

Millî Şef’in ajanlarının kapıyı tuttuğu yerde Kur’ân Çiçeği açabilir miydi?

Ve Afyon Zindanında imanî hakikatlerle Medresetü’z-Zehra meyvelerinin bir benzeri El-Hüccetü’z-Zehra…

İşte böyle bir üstadı olunca EuroNur’un, gurbetin karanlık gecelerinde ikinci milenyuma ışıldayarak Hıristiyanlarca kutsal şehirde doğacaktı…

Elektronik medyanın veya internetin henüz kekelediği günlerdi… Fakat Müslüman cemaatler adına ve Risale-i Nur adına tıpkı Mesih gibi konuşmaya başlamıştı… Mesih’in ikinci........

© Yeni Asya