Dinî cemaatler aslî vazifelerine dönmeliler
Dinî cemaat tanımını doğru yapamadığımızda, münafıklığa bürünmüş Marksist/Kemalistler, kırk senedir körükledikleri korku, baskı ve rüşvet çarklarını devam ettirerek cemaatleri aslî vazifelerinden koparabilirler. Yapmaları gerekenleri burada saymamız mümkün değil… Kendi ifadeleriyle; “Emr-i bi’l-m’aruf Nehy-i anil-münkeri” (güzele teşvik ve kötülükten kaçındırma) vazife olarak sosyal hayatımızın bütün karelerine teşmil edebiliriz. Müracaat edecekleri kaynaklar; insaniyetin temel değerlerinde ve İnsaniyet-i Kübra olan İslâmiyetin pratiğinde mevcuttur. Buna kısaca Sünnet-i Seniyye de diyebiliriz.
Sosyal hayatımızın kanamakta olan yarası, yangını, kaybolan geleceğimizi ve insanlığımızın öncelikli problemini kime sorarsanız; ahirzaman boyutunda, bize ecnebî yetişmekte olan çocuklarımızı ve dolayısıyla gençlerimizi söyleyeceklerdir. Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi, yaşadığımız zaman dünden o kadar farklı ki… Çocukları doğuran ebeveynleriyle aralarındaki taaccüp, Ashab-ı Kehf’in şaşkınlığından da öte… İnsanlığımızın; aile, gelecek nesiller ve gençlik hakkında, karar kavşağına yaklaştığını düşünüyoruz. Ebeveynlerini kabul etmeyen, onlara hayatı Cehenneme çeviren, vatan/millet mefhumlarını tanımayan; yeme/içme, giyim ve çoğalma cihetleriyle Allah ile savaşan “Sosyal Marksistlerin” safındaki ekseri çocuklarımızla yabancılaşma noktasına yaklaştık. Gaybı gösteren ilimler eşliğinde doğacak çocuğun; eşkıya, terörist, anne/baba katili,........
© Yeni Asya
