12 Eylül Süreci ideolojisi, hırsızlığı sistemleştirdi
İdeolojiden maksadımız, 1970’lerden sonra liberalizm perdesinde Londra’dan dünyaya sunulan global sosyal Marksizm… Pazar ekonomicileri, rekabete dayalı serbest küresel ticaret, hürriyet maskesiyle demokrasiyi ve temel insanî değerleri yok edenler, Yaratıcıya isyan ile fıtrata müdahale edip geçmişten gelen baskıcı devlet politikalarını bahane ile millî devletleri tanımayanlar ve nihayet insanın yaratılışına itiraz edenler olarak da söz konusu ideolojinin fikir babalarını anlayabiliriz. Bu ideolojinin hizmetkârları olan ANAP ile AKP’nin kırk küsur senelik icraatları sosyal bir laboratuvarda incelenseydi, yazımız mücerret olmaktan kurtulacaktı.
Mevzumuz, belediyelerde cereyan eden rüşvet, istismar ve yandaşlık olacaktı. AKP’nin, Neoliberallerin desteğiyle CHP’li belediyelere yaptığı salvolar “havuz medyasının” okuyucularına da gına getirmiş olacak ki, propagandanın dozajını düşürdüler. Rüşvet, milletin malını gasp, yandaşlık ve global sermayeye milletin varidatını aktarma gibi yüz kızartıcı icraatların bir partiye mahsus olmadığını, belediyelerle ilgili yayınlar gösterdi. İktidar ile CHP arasındaki küçük farkın; sonradan gelenlerin icraattaki usul hatalarının, iktidar partisinin tayin ettiği savcılarca mercek altına alınması olmalı. Kırk senelik tecrübeye sahip 12 Eylül partilerinin olduğu yerde; ne DEM kalır, ne CHP ne de Neoliberalizme itiraz eden bir........
© Yeni Asya
