menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmanlı ihtiyarlıktan memnun olmalıyız

10 0
15.10.2025

Bir zaman, ihtiyarlığımın mebdeinde, bir inziva arzusuyla, İstanbul’un Boğaz tarafındaki Yûşa Tepesinde, yalnızlıkla ruhum bir istirahat aradı. Bir gün o yüksek tepede, daire-i ufka, etrafa baktım. Gayet hazin ve rikkatli bir levha-i zeval ve firakı, ihtiyarlığın ihtarıyla gördüm. Şecere-i ömrümün kırk beşinci senesi olan kırk beşinci dalındaki yüksek makamından, tâ hayatımın aşağı tabakalarına nazar gezdirdim. Gördüm ki, o aşağıda, her bir dalında, her bir senenin zarfında sevdiklerimden ve alâkadarlarımdan ve tanıştıklarımdan hadsiz cenazeler var. Ve o firak ve iftiraktan gelen gayet rikkatli bir manevî teessürat içinde, Fuzulî-i Bağdadî gibi müfarakat eden dostları düşünerek enin edip, "Vaslını yâd eyledikçe ağlarım, / Tâ nefes varsa kuru cismimde feryad eylerim" diyerek bir teselli, bir nur, bir rica kapısını aradım. Birden, ahirete iman nuru imdada yetişti; hiç sönmez bir nur, hiç kırılmaz bir rica verdi.

Evet, ey benim gibi ihtiyar kardeşler ve ihtiyare hemşireler!

........

© Yeni Asya