Fıtratta israf, abesiyet, faydasızlık yoktur
İki Meseledir.
Birinci Mesele: Sâni-i Zülcelâl, ism-i Hakîm’in muktezasıyla, her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli ehemmiyetle takip ettiği gösteriyor ki israf, abesiyet, faydasızlık, fıtratta yoktur. İsraf ise, ism-i Hakîm’in zıddı olduğu gibi, iktisad onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır.
Ey iktisadsız, israflı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığından, ne kadar hilâf-ı hakikat hareket ettiğini bil; [“Yiyin, için, fakat israf etmeyin.” (A’raf Suresi: 31)] ayeti ne kadar esaslı, geniş bir düsturu ders verdiğini anla.
İkinci Mesele: İsm-i Hakem ve Hakîm, bedahet derecesinde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletine delâlet ve istilzam ediyor denilebilir.
Evet, madem gayet manidar bir kitap, onu ders verecek bir muallim ister. Ve gayet güzel bir cemal, kendini görecek ve gösterecek bir âyine iktiza eder. Ve gayet kemalde bir sanat, teşhirci bir dellâl ister. Elbette, her bir harfinde yüzer manalar, hikmetler bulunan bu kitab-ı kebîr-i kâinatın muhatabı olan nev-i insan........
© Yeni Asya
