menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Teşbih-i Maklûb üzerine mühim bir sual (1)

14 0
28.04.2025

“Selâmun aleyküm ağabeyim. Bir fikrim var, söylemeden duramayacağım. Evet, Mehmet Âkif “Bedr’in aslanları...” ilâ âhir sözünü Ehl-i Sünnet’e aykırılık olsun diye söylememiş. Ve evet, Allah sizden razı olsun, onun sözündeki esas manayı ve edebî sanatı açıkladınız. Fakat bu durumda yine de, Mehmet Âkif’in, bu ifadeyi kullanmasının hata olduğunu söylemek ve bu minvalde Mehmet Âkif’i eleştirmek hürriyetimiz yok mudur?

Sonuçta öyle bir edebî sanat kullanmıştır ki, anlaşılıp açıklanması için bir asır geçmiştir ve şu âna kadar onu okuyanların ’u, Ehl-i Sünnet ölçülerine aykırı olan manayı anlamışlardır.

Mehmet Soydan kardeşime teşekkür ediyorum.

Usûl-i fıkıhtaki “Lüzûm-ı Beyyin” prensibinden başlayarak “şatahât” ve Divan edebiyatındaki “mazmun” terimlerinin îzahı ve Nurlara müracaat etmemiz gerekecek.

Usûl-i Fıkıhta “Lüzûm-ı Beyyin” şartı vardır. Söz açık söylenmelidir ve küfre delâleti kesin olmalıdır. Başka türlü düşünmeye mecal bırakmayacak netlikte manası sarih olmalıdır. Muhatap, bir sözü, “Ben şöyle anladım” diyerek konuşanı itham edemez. Mütekellimin kastı önemlidir.

Üstadımız Muhâkemat’ta “Bir kelâmda, her fehme........

© Yeni Asya