Ekrandaki gölge
Hele kadın konusu işlenirken, ekranın dili bir hayli acımasızlaşmış durumda. Çoğu dizide karşımıza çıkan kadın figürü, gerçek hayatta karşılığı olmayan bir gölge gibi… Bir bakıyorsunuz haksızlığın hedefi, bir bakıyorsunuz kavganın ateşleyicisi. Sanki kadının hayatı yalnızca acı ve entrika arasında sıkışmış gibi gösteriliyor. Oysa kadın, bu toplumun hem vicdanı, hem de huzur nefesidir. Dizilerdeki hikâyelere dikkat eden herkes aynı kalıbı fark eder. “Ağlayan kadın, aldatan kadın, intikam peşindeki kadın…” Üstelik bu kurgular öyle sıradanlaştırılıyor ki, şiddet neredeyse gündelik bir ayrıntıya dönüşüyor. Bu kadar tekrar edildikçe seyirci de farkına varmadan kabullenmeye başlıyor. Normalleşen şiddetin toplumu hangi uçurumlara sürüklediğini ise kimse konuşmuyor.
Bizim kültürümüzde kadın şefkatin en canlı timsalidir. Bediüzzaman’ın kadınların fıtrî merhametini anlatırken kullandığı “şefkat kahramanı” ifadesi tam da bu yüzden anlamlıdır. Bugün dizilerde gördüğü- müz kadın tipi ise bu çizginin çok uzağında. Şefkat değil öfke, fedakârlık değil rekabet, vakar değil gösteriş merkeze alınmış durumda.
Medya sektörünün iç dinamikleri de bu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein