AB’den kırmızı çizgi
Ülkeyi yönetenlerin AB konusundaki inişli-çıkışlı görüşleri Türkiye’nin Birlik ile münasebetlerini de etkiliyor. Bir bakıyorsunuz, “Avrupa Birliği’nin sonu geldi” veya “AB’ye ihtiyacımız kalmadı” denilirken, bir bakıyorsunuz, “Kendimizi Avrupa’da görüyor geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz” noktasına gelinebiliyor. AB’ye gözdağı vermek adına Şanghay İşbirliği Örgütü AB’ye alternatif olarak gösteriliyor. “Birbirimize yeteriz, AB ile müzakereleri bitirelim” türü sözler söylenirken “Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?” soruları dillendiriliyor.
AB standartları olarak isimlendirilen “demokrasi, adalet, insan hakları” gibi standartların yakalanması ancak Türkiye’nin Birliğe girmesi için gereken reformları yapmasıyla mümkün olabilecek.
Türkiye demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, adalet, hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini esas alan AB hedefinden asla vazgeçmemelidir. Çünkü, AB sadece bir ekonomik birlik değildir. Bir medeniyet, insan hakları, din, vicdan hürriyeti ve demokrasi projesidir. Kopenhag Kriterleri’ne bakıldığında, istikrarlı demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, çok partili demokratik sistemin yer aldığı görülür.
Şu anda AB ülkeleri içinde bu değerlere zarar veren ülkeler de........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon