İttihad-ı Nur olmadan mümkün mü?
Bediüzzaman Hazretlerine göre asrın getirdiği teknolojik nimetler insanlığın ortak malıdır. Herkesin bunda hissesi vardır. Yani “herkese terakkî dünyası, bize tedennî dünyası” değildir. O, zindan-ı atalete düşüren sebeplerden kurtulmamızı; tembelliği, ümitsizliği, cehaleti ve ihtilâfı bırakıp ‘terakkî şimendiferine’’ binmemizi istiyor.
“Ey mazlum ihvan-ı vatan! Gidelim, dahil olalım. Birinci kapısı, şeriat dairesinde ittihad-ı kulub; ikincisi, muhabbet-i milliye; üçüncüsü, maarif; dördüncüsü, sa’y-i insanî; beşincisi, terk-i sefahettir.”1
“İTTİHAD-I NUR”
Öncelikle en şedid düşman olan ihtilaftan kurtulmamız lâzım. Sonra kalplerimizi, duygu ve düşüncelerimizi İslâm hakikatleri doğrultusunda birleştirmemiz gerekiyor. Medar-ı niza konuları meşveretle çözme ve bir an önce yekvücut halinde hizmete koşma zamanı.
Sahi; biz Müslümanlar, Nur talebeleri neyimizi paylaşamıyoruz da ihtilâfa düşüyoruz! Bu ihtilâf “Paşa dedemizden kalan miras kavgası(!)” değil sonuçta.
İslâm hepimizin dini, Kur’ân hepimizin kitabı, tefsiri olan Risale-i Nur hepimizin hayat prensipleri.. Ve Hz. Üstad hepimizin üstadı. Daha özelde gazete hepimizin gazetesi...
Rabbimiz “İhtilâfa........
© Yeni Asya
