Temmuz sonu yaşanan mühim hadiseler (3)
Şu “II. Meşrutiyet” tabiri, aslında bir “galat-ı meşhur”dur. Zira, gerçekte 23 Temmuz 1908’de ilân edilen şey, meşrûtiyetten ziyade hürriyettir. Nitekim, o tarihlerde gazetelerde zikredilen tabir “inkılâb-ı hürriyet”tir. Meşrûtiyet ise, esasen tâ 1876’dan beri vardı ve sadece askıya alınmış durumdaydı. Dolayısıyla, 23 Temmuz günü Manastır’da ilân edilen şeyin adı “hürriyet” idi; Niyazi ile Enver Beyler de birer “kahraman-ı hürriyet” sıfatıyla alkışlanıyorlardı.
Üstelik, bu tarih resmî cihetten de “Hürriyet Bayramı” günü olarak kabul edildi. Öyle ki, tâ 1935 yılına kadar bile her 23 Temmuz günü “Hürriyet Bayramı” şeklinde anılmaya-kutlanmaya devam etti. Bir dönem kaldırıldı ise de, günümüzde 24 Temmuz Basın Bayramı Günü diye anılmaya devam ediyor.
«
1908’de hürriyetin ilânını müteakip, Kànun-i Esâsî (Anayasa) tekrar yürürlüğe kondu. Ardından, Mebûsan ile Âyân Meclisleri yeniden teşkil edilerek, meşrutiyetin ikinci faslına geçilmiş oldu.
Bu faslın ömrü de, ne yazık ki diğeri gibi kısa sürdü. Daha birinci senesini doldurmayan yeni meşrutiyet, yine “meşrutiyet adına” adeta hançerlenerek katledildi. Tetikçi olarak kullanılanlar, Selânik Ordusu da denilen bozguncu Hareket Ordusu’nun içindeki........
© Yeni Asya
