Sancı, sarsıntı ve sonrası
Bununla beraber, ne yazık ki erken doğumlar, sakat ve hatta ölü doğumlar da olabiliyor. Bunlar da haliyle üzücü, can sıkıcı, hatta bazen kahredici oluyor.
Üzücü olan şu ikinci doğumların müsebbibi, yine insanın kendisidir. Kendi hataları, kusurları, tedbirsizliği ve sû-i istimâlleridir.
Kâinatta işleyen bir kanun vardır: Önce bir sancı yaşanır, bir fırtına eser, bir külfet olur; ardından sükûnet yaşanır, rahmet iner ve bir nîmet gelir. Onun içindir ki denilmiş: “Nimetler külfetler mukabilindedir.”
Kezâ, aynı kanun tâbi olarak, mevsimler değişir. Misâl: Soğuk kış mevsiminde kar-buz olur. Ağaçların suyu çekilir. Nebatat ve hayvanatın dörtte üçü vefat eder. Zemin beyaz kefenini giyer. Bahar yağmurları iner; şiddetli fırtınalar eser. Tohumlar etrafa saçılır. Ardından, toprağa can gelir. Zemin bereketlenir. Yeryüzü gülistana döner.
Tabiri caizse, kış mevsimi ve bahar fırtınaları bir sancı gibidir. Sancılanmaların şiddetlenmesiyle birlikte, dört yüz bin çeşit hayvan ve bitki türü için hayat şartları hazır hale gelir. Hemen ardından neşv û nemâ başlar. Yeni doğumlar, sayısız yeni yeni dirilişler, her sene tazelenen haşir ve neşrin bir nevî nümunesi, yahut provası gibi olur.
Evet, her bahar, bize o büyük haşrin nümunesini gösteriyor,........
© Yeni Asya
